Günümüze gelinceye kadar hayat tarzımızı değiştiren birçok icat yapıldı. Vazgeçilmezimiz olan bu icatlar yıllar süren deneme yanılma sürecinden geçerek bugünlere ulaştılar. Bazı icatlar da bu süreç içerisinde başarılı olamayarak günümüze gelmeyi maalesef başaramadılar. Tarihte düzinelerce başarısız fikir de bulunmaktadır. Bu fikirler zamanının koşullarına göre kullanışlı görülerek yıllarca kabul görebilir. Gelişen teknoloji ile her gün yeni fikirler ve buluşlar ortaya atılmakta. Bu yüzden acı verici, gereksiz ya da tuhaf olan bu icatların günümüzde kullanılmıyor olması kaçınılmaz hale geldi. Zamanında icat edilmiş buluşlar bazı nedenlerle günümüze kadar gelememiş ama o icatlar geliştirilebilmiş olabilir. Bugünlere ulaşamamış fakat tarihte iz bırakan bu buluşları merak edenler için listeledik. Keyifli okumalar!
1. Bebek Kafesi
Sarkan ‘bebek kafesleri’ 1922’de icat edildikten sonra moda oldu. Ancak başlangıcı, Dr. Luther Emmet Holt’un 1884 kitabı ‘The Care and Feeding Of Children’ ile başladı. Emmet, kitabında bebeklerin nasıl ‘havalandırılması’ gerektiğini anlattı. Temiz havanın sindirim, iştah ve genel sağlığı iyileştirdiğine inanıyordu. Bebekleri soğuğa maruz bırakmanın, onları küçük hastalıklara karşı belirli düzeyde bağışıklık kazandıracağına inanılıyordu. 1922’de, böyle bir mekanizma Washington’da Emma Read tarafından patentlendi. 1930’larda Londra’da, arka bahçelere sahip olamayan apartman sakinleri arasında çok popülerdi. Herhangi bir pencereye kolayca tutturulmuş kullanışlı bir açık uyku bölmesiydi.
2. Gamze Yapma Aleti
Gamze yapıcı bu alet 1936’da Rochester New York’lu Isabella Gilbert tarafından icat edildi. Bu makineyi doğal gamzeleri olmayan bayanlar için icat etti. Yanaklarınıza basan iki düğme zamanında çığır açıcı bir icat olarak görülüyordu. Düzenli olarak kullanıldığında güzel gamzeler oluşturdu. Fakat büyük bir ticari başarı elde edemedi. Günümüze kadar gelememiş buluşlar arasında yer alan bu buluş zamanında icat edilmiş ama kullanışlı görülmeyen buluşlar kategorisine girdi. Isabella Gilbert bu buluşuyla güzel, gamzeli gülümsemeler hedeflemişti. Kadınların gamzeli yanaklar için yaptıkları oldukça ilginç.
3. Dikiş Makineli Bisiklet
Charles Steinlauf 1939 yılında ‘The Goofy Bike’ adını verdiği bu bisikleti tasarladı. Bisiklet iki katlı ve dört kişilik olarak yapıldı. Charles icadını bizzat kendisi ailesiyle birlikte denedi. Charles üst katta çocukları alt katta olmak üzere ayarlanmıştı. Oğlu alt tarafta pedal çevirirken kızı da önde ve anneleri ortadaki bölmede dikiş dikebiliyordu. Oldukça iyi tasarlanmış bu icat günümüze kadar ulaşamadı. Charles icadını düşünürken bisikletin dengede durmasını iyi ayarladı. Makinenin ayakları sayesinde bisikletin devrilme ihtimali yoktu. Hafta sonları bir aile gezisinde kullanılabilen bu icat şimdilerde sadece tuhaf görünüşlü bir buluş olarak görüldü.
4. Müzikli Şapka
Kulaklıklar icat edilmeden önce, insanlar radyo dinliyordu. Geliştiriciler daha rahat kullanımlı olması düşüncesiyle taşınabilir hasır radyo şapkasını 1931’de çıkardılar. Zamanında radyo şapkalar kullanıcılarına müzik dinlerken gazete okuma imkânı sundu. Şapkaların sekiz parlak rengi vardı. Her yaştan insan bu buluşu sevdi. İcat özellikle Birleşik Devletlerinde büyük ilgi gördü fakat bu ilgi çok uzun sürmedi. Klasik radyolar çok daha iyiydi. Çünkü radyo şapkaları sadece AM yayın bandını alırken, klasik radyolar FM alabildi. Anten yönlüydü yani kullanıcı başını çevirdiği an sinyal kaybolabilirdi. 1955 yılında piyasadan çekildi ve yerine transistörlü olan radyo geldi.
5. Tek Tekerlekli Motosiklet
Tek tekerleği olan bu motosiklet 1931 yılında icat edildi. Mucidi M. Goventosa de Udine’dir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşının arasındaki karanlık yıllarda icat edilmişti. Motosikletin görünüşü küçük olmasına rağmen saatte 150 kilometre hız yapabildi. Tekerleğin çapı ise 14 feetdi. En ilginç özelliği, kullanıcının direksiyonun içindeki pozisyonudur. Başarılı ilk iki tekerlekli motorlu taşıt tasarımını ise Fransız mucitler Michael ve Eugene Werner gerçekleştirmiştir. Günümüzde ise tek tekerlekli motosikletler geliştirilerek daha kullanışlı bir hale getirildi. Geçmişteki bu icadın yerini belli şirketlerin veya kişilerin tasarlamış oldukları yine tek tekerlekli motosikletler geçti.
6. Televizyon Gözlük
Pek gündeme gelmemesine rağmen sanal gerçeklik gözlüklerinin atası diyebileceğimiz bir cihaz. Günümüzdeki akıllı gözlükler de deneme yanılma sürecinin bir sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu deneme yanılma sürecinde arkasındaki isim televizyon gözlükleridir. ‘Tel Eyeglasses’ adı verilen bu icat aslında bir televizyondu. 1963 yılında Lüksemburglu-Amerikalı kâşif Hugo Gernsback tarafından keşfedildi. Gernsback ayrıca Bilim Kurgu tanımını ilk kullanan kişidir. Oldukça hafif olan bu gözlük yaklaşık 140 gramdı. Gözlükler pil ile çalışıyordu bu nedenle elektrik çarpmasına karşı oldukça güvenliydi. Her iki göz içinde ayrı görüntü ekranları vardı. Bu sayede üç boyutlu görüntü sağlayabiliyordu.
7. Lastikli Yüzme Ceketi
Bu ceket can yeleğinin ilk halidir. Can yeleklerinin seneler önceki halinde tüm vücudu saran uzun şeritler bulunuyordu. Modern can yeleklerin yanında fazlasıyla ilkel kalıyordu. Fikir olarak şu an kullandığımız can yeleklerine benzer bir amaca sahip. Can kurtarma konusunda ise ne kadar başarılı olduğu şüpheli. Bu cankurtaran yelekleri bisiklet iç lastiklerinden yapıldı. Zamanında icat edilmiş ama işe yaramadığı için günümüze kadar gelememiş buluşlar hep yetersizlikleri yüzünden kaybolup gittiler. 1925 Almanya’daki bu genç grup ise bisiklet lastiklerinden yapılmış bir yüzme yardımcısından oldukça gurur duyuyordu.
8. Motorlu Paten
Detroit’te üretilen bu patenleri Motorlu Paten Şirketi 1956 yılında üretti. Patenler bir beygir gücündeki motorla çalışıyordu. Her motorlu taşıtta olduğu gibi bunda da debriyajı, gazı ve şalteri vardı. Sırt çantasına benzeyen motoru sırtlarına takıyorlardı. Fakat patenlerin bir sıkıntısı vardı. Patende ilerlerken durmak gerçekten bir sorundu. Şirketin giderken nasıl durulacağına dair hiçbir öneride bulunmamış olması icadı olumsuz etkiledi. Ayrıca sırtta taşınan motor da kullanıcıya güzel gelmiyordu. Haliyle icat pek yol kat edemedi ve başarısız oldu. Kısa ömürlü bir başka icat olarak tarihe geçti.
9. Yaya Kepçesi
Türkçeye yaya kepçesi olarak çevrildi ve 1924’te Paris’te bulundu. Bu yıllarda İngiltere’de yaşayan iki mucit, trafik kazalarında insanların yaralanma ya da ölme riskine karşı olaya farklı bir bakış açısı ile baktılar. Bir araca monte edilen bu kepçenin yaya kayıplarını azaltacağı düşünülüyordu. Kaza anında kepçeye benzer yapısıyla yayaları yakaladı ve yayalara zarar gelmesini önledi. Kaza sırasında insanların araç altına girmemesi ezilme riskini doğrudan ortadan kaldırdı. Bu sayede trafik kazalarında yayayı koruyan ilk buluş keşfedilmiş oldu. Şoför, yayaya çarpacağı sırada freni kullandığında bu kepçe sistemini de ön konsol üzerinden aktif edebiliyordu.
10. Motorlu Sörf Tahtası
1948’de icat edilen motorlu sörf tahtası, hız tutkunu bir sörfçü tarafından bulundu. Joe Gilpin sakin suları olan bir gölün yanına taşındığında sörf macerasının bittiğini düşündü. Gölün durgun sularında minik bir dalga bile bulamayan sörfçü bu makineyi tasarladı. Sakin sular için iyi olan bu icat sert dalgalarda pek de işe yaramadı. Ayrıca bu icat sörf yaparken kuru kalmayı tercih edenler için oldukça kullanışlı oldu. Prototipinin sık sık devrilmesine rağmen günümüzde başka buluşlar için fikir olan bir icattı. Buna benzer icatlar şimdi de yapılıp kullanılabiliyor. Farklı şekilleri olmasına rağmen bu icat zamanında icat edilmiş ama günümüze kadar gelememiş buluşlar arasında kaldı.