Sinema dünyasının ilk filmi, 1895 yılında Fransız Lumiere Kardeşler tarafından çekildiği kabul edilmektedir. 125 yıllık bir tarihe sahip sinema sektöründe en önemli unsurlardan biri şüphesiz yönetmen sandalyesidir. Başarılı film yönetmenleri, unutulmayan replikler, en iyi senaryolar bir araya geldiğinde dünya sinemasının klasikleri ortaya çıkmıştır. Gerçek sinema tutkunları, bir filmin konusundan önce yönetmeninin kim olduğunu öğrenmek ister. Peki, bir yönetmeni unutulmaz kılan nedir? Bu sorunun pek çok cevabı var. Çünkü her sanat kolunda olduğu gibi sinemada da eserin her bir kişiye hissettirdikleri farklıdır. Unutulmayan, iyi filmler kadar yönetmenleri de dünya sinemasının en önemli unsurlarındandır. İşte dünya sinemasının unutulmayan en iyi yönetmenleri listemiz…
1. Federico Fellini
Dünya sinemasının unutulmayan yönetmenlerinden biri olan Fellini, 1920 yılında İtalya’nın şirin bir sahil kasabası olan Rimini’de dünyaya geldi. 10 yaşında evden kaçıp sirklerde çalışmaya başlayan sanatçının eserlerinde bu sirk dünyasının izleri görülebilir. 1938 yılında Floransa kentinde Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuş ancak fakülteye hiç uğramamış. Çünkü sanat dalına yönelmek istemiştir. Senaristlik ve yardımcı yönetmenliğini yaptığı birçok filmden sonra, 1950 yılında Varyete Işıkları (Luci del Varietà) adlı filmi çekmiştir. Bu film, Fellini’nin ilk filmi olarak kabul edilir. Filmlerinde genellikle imgesel sahneler sunar ve gerçeği izleyicinin yorumuna bırakır. Sinemaya olan bu bakışı, izleyiciler tarafından zaman zaman filmlerinin anlaşılmaz bulunmasına sebep olmuş. Buna rağmen Fellini, sinema kariyeri boyunca birçok ödüle layık görülmüştür. Sanatçının en ünlü filmleri, Amarcord ve La Dolce Vita kabul edilebilir. 1993 yılında Roma’da kalp krizi sebebiyle dünyaya veda etmiştir.
2. Zeki Demirkubuz
Filmleriyle dünyaya adını duyurmuş olan Türk yönetmen Zeki Demirkubuz, 1964 yılında Isparta’da doğmuştur. Yıllar sonra İstanbul’a yerleşen Demirkubuz, lise eğitimine başlamasından kısa bir süre sonra okulu bıraktı. Ardından fabrika ve tekstil atölyelerinde çalışmaya başladı. 1980 askeri darbesinde bir sol partiye üye olması sebep gösterilerek, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gençlik yıllarında birçok talihsizlikle karşılaşan ünlü yönetmenin sinemayla olan bağı 1986 yılında yönetmen Zeki Ökten’in asistanlığını yapmakla başladı. 1994 yılında çektiği C Blok filmi yönetmenin ilk uzun metraj filmi kabul edilir. Yönetmenliğini yaptığı Masumiyet, Yazgı ve Kader’in de içinde bulunduğu birçok filmiyle ödüllere layık görülmüştür.
3. Elia Kazan
Doğum adı Elias Kazancıoğlu olan yönetmen, 1909 yılında Osmanlı’nın başkenti olan İstanbul’un Fener semtinde dünyaya geldi. Aynı zamanda kendisi, Kayseri kökenli bir Rum ailesinin çocuğudur. Kazan, 4 yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika’ya göç etmiştir. Yale Üniversite’sinde Tiyatro öğrenimi görerek başarılı bir eğitim hayatına imza atmıştır. 1932 yılından 1939 yılına kadar New York’ta oyuncu olarak çalıştı. İlk oyununu ise 1934 yılında yine New York’ta oynamıştır. Sonraki yıllarda yönettiği oyunlarla büyük bir üne kavuşan Kazan, 1947 yılında iki arkadaşı ile birlikte bir oyunculuk okulu kurdu. Burada Marlon Brando gibi ünlü aktörlere oyunculuk eğitimi verdi. Filmlerinde toplumsal eleştirilere çokça yer verir. En önemli filmlerinden Marlon Brando’nun da başrol oynadığı Rıhtımlar Üzerinde filmi, En İyi Yönetmen Akademi Ödülü’nü kazandırmıştır.
4. Roman Polanski
Karışık bir hayat hikâyesi bulunan ünlü yönetmen, 1933 yılında Paris’te dünyaya geldi. Henüz 3 yaşındayken ailesiyle birlikte Krakov’a taşındı. Şehrin Almanlar tarafından işgal edilmesinden sonra babası dışında bütün ailesini toplama kampında kaybetmiştir. Birlikte yaşadığı babası Polanski’yi bir teknik okula yönlendirse de Polanski, sinema okuluna devam etmek için teknik okuldan ayrılır. Tanınan ilk filmi, Knife in The Water olarak kabul edilir. Başarılı sinema kariyeriyle sıkça gündeme geldiği gibi, kendisine açılan bazı davalarla da son zamanlarda kötü bir imaj çizmiştir. Polanski, tecavüz davasıyla suçlu bulunur ve bu dava, Amerika’dan Paris’e taşınmasına sebep oldu. Sinema kariyerine Fransa’dan devam ediyor. Yönetmenin oldukça beğenilen ve en ünlü filmi Yahudi soykırımını konu alan Piyanist filmidir. Ayrıca, yakın zamanda seyirciyle buluşan Quentin Tarantino filmi Once Upon A Time in Hollywood senaryosunda Polanski’nin trajik ve karmaşık hayat hikayesinden esinlenilmiştir.
5. Ang Lee
23 Ekim 1954 tarihinde Çin’de dünyaya gözlerini açan Tayvanlı yönetmen, sinema kariyeri boyunca birçok başarılı filme imza atmıştır. 1975’te Tayvan Sanat Okulu’ndan mezun oldu ve Amerika’ya göç etti. Amerika’da Tiyatro Yönetmenliği ve Film Prodüksiyonu eğitimi alarak sinema dünyasına adım attı. Sinema kariyeri boyunca birden çok ödülün sahibi olan başarılı yönetmen The Wedding Banquet filmi ile 2 farklı ödüle layık görüldü. Ayrıca bu film ile geniş bir kitleye yayılarak çok beğeni topladı. Ünü dünyaya yayılan Lee için bu film şüphesiz dönüm noktası oldu. Ünlü yönetmenin başarısı bunlarla sınırlı kalmadı tabii ki. 2005 yılında yönetmenliğini üstlendiği Brokeback Mountain filmi 8 dalda Oscar Ödülü’ne aday gösterilmiş, 3 Oscar Ödülü kazanmıştır. Film ayrıca birçok ödülün sahibi olmuştur. 7 yıl sonra 2012’de, Life of Pi adlı filmi de 4 dalda Oscar Ödülü’ne ve daha birçok ödüle layık görülmüştür.
6. Fatih Akın
25 Ağustos 1973 tarihinde Almanya’nın Hamburg kentinde dünyaya gelen yönetmen, Karadeniz asıllı bir ailenin çocuğu. Doğduğu şehir Hamburg’da Görsel İletişim eğitimi almıştır. Eğitimi sırasında film şirketleriyle çalışmaya başlayarak sinema sektörüne adım atmıştır. “Du bist es!” sanatçının ilk kısa filmidir. Yönettiği bu kısa film ile Hamburg Uluslararası Kısa Film Festivali’nde ödüle layık görülmüştür. Bu tabii ki de başarılı yönetmenin aldığı son ödül olmadı. Fatih Akın’ın adını dünyaya duyurduğu şaheseri ise başrollerini Sibel Kekilli, Birol Ünel, Meltem Cumbul ve Güven Kıraç’ın paylaştığı Duvara Karşı (Gegen Die Wand) filmidir. Duvara Karşı filmi, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanmıştır. Akın, yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı Susuz Yaz filminden 40 yıl sonra Altın Ayı ödülünü kazanan ilk Türk yönetmendir. Birçok ödülün sahibi olan Akın’ın en popüler filmleri arasında Yaşamın Kıyısında, Soğul Kitchen ve Solino sayılabilir.
7. Sidney Lumet
Sinemanın unutulmaz yapıtlarından biri olan 12 Kızgın Adam filmini çoğumuz izlemişizdir. İzlemeyenlerimiz varsa da bir an önce izlemeli ve bu başarılı eserden mahrum kalmamalıdır. Bu eserin yönetmen sandalyesindeki isim Sidney Lumet, 1925 yılında Amerika’da doğdu. Bir süre televizyon sektöründe çalışan Lumet şanslıydı ki ebeveynleri de tiyatrocuydu. İlk sinema filmi kabul edilen 12 Kızgın Adam, büyük beğeni topladı ve bir klasik oldu. Başarılı yönetmenin filmleri okullarda ders olarak gösterilmeye başlandı. Gün geçtikçe Lumet’in filmlerinde sosyal duyarlılık artmaya başladı ve 1973 yılında Al Pacino’nun başrol oynadığı Serpico filmini çekti. Yine Al Pacino’nun başrol oynadığı The Dog Day Afternoon en bilindik filmleri arasındadır. Aynı zamanda 1976 yapımı Network adlı filmi de en beğenilen filmlerindendir. Sinema hayatına birçok klasik haline gelmiş film sığdırdı. Başarılı yönetmen, 9 Nisan 2011 tarihinde Amerika’daki evinde yaşamını kaybetti.
8. Alejandro González Iñárritu
Akademi ödülü sahibi yönetmen, 1963 yılında Meksika’da doğdu. Genç yaşta dünyanın unutulmayan en iyi yönetmenleri arasına girmiştir. İlk uzun metrajlı filmi olan Amores Perros, dünya sinemasında hızlı bir çıkış yaptı. Babil filmiyle 2006 yılında Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görüldü ve uluslararası ünü günden güne arttı. 2014 yapımı Birdman filmi ile 4 dalda Oscar Ödülü kazanmıştır. Bu başarılı yönetmenin ilginç bir hikâyesi var. Iñárritu’nun Yılmaz Güney’in Yol filmini izledikten sonra sinema sektörüne katılmaya karar verdiği söyleniyor. Michael Punke’nin romanından uyarlanan The Revenant filmi, 3 adet Oscar Ödülü’ne layık görülmüş ve aynı zamanda başrol oyuncusu Leonardo DiCaprio’ya da Oscar kazandırmıştır. Bu filminde yönetmen, ilham aldığı Yılmaz Güney’e de meşhur at cesedi sahnesiyle gönderme yapmıştır. Aynı sahne, Yılmaz Güney’in Yol filminde de yer almaktadır fakat ışık yetersizliği nedeniyle montajlanarak çıkarılmıştır.
9. Yılmaz Güney
Gerçek adı Yılmaz Pütün olan yönetmen, senarist, oyuncu ve öykü yazarı Yılmaz Güney, 1937 yılında Adana’da dünyaya gelmiştir. Lise yıllarında sinemalara film bobinleri taşıyarak ilk adımını atar. Sinemayla daha içli dışlı olabilmek için Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bırakarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne başlar. Çünkü bugünde olduğu gibi o zamanlar sinema sektörünün kalbi İstanbul’da atmaktaydı. Bu sırada, film sektöründe çalışmaya başlar. Yönetmen Atıf Yılmaz ile tanışarak onun asistanlığını yapmaya başlar. 1956 yılında, yazdığı Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri öyküsü komünizm propagandası içerdiği gerekçesiyle hapis cezası alır. Hayatının karanlık dönemlerinin ardından oyunculuk sektöründe adeta bir yıldız gibi parlayarak 1965-66 yıllarında “Çirkin Kral” lakabı ile anılmaya başlar. Bunun sebebi ise o dönemlerde oynadığı Çirkin Kral filmi ve Güney’in Yeşilçam dogmalarını yıkmasıdır. İyi olanın yakışıklı, kötü olanın ise çirkin olduğu oyuncu tipini yıkarak Türk sinemasına yeni bir soluk getirmiştir. Güney’in yönetmenlik kariyeri ise At Avrat Silah filmiyle kabul gördü. Şerif Gören’le birlikte yazıp yönettiği, Tuncel Kurtiz’in oynadığı Umut filmi Adana Altın Koza Film Şenliği’nde En İyi Film Ödülü’ne layık görüldü. Bu film sayesinde hem Türkiye’de hem yurtdışında ünü arttı. Senaryosunu yazdığı Yol filmi de Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne layık görüldü. Sinema sektöründe başarıdan başarıya koşan Güney’in siyasi kimliği nedeniyle başı çoğu zaman dertteydi. 1981 yılında cezaevinden izinli ayrılıp Fransa’ya göç eden ve bir daha yurduna geri dönmeyen Çirkin Kral, 1983’te Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 1984 yılında Paris’te mide kanseri sebebiyle vefat etmiştir.
10. Ferzan Özpetek
3 Şubat 1959’da İstanbul’da dünyaya gelen yönetmen, yazar ve senarist Özpetek, günümüzde İtalya’da yaşamını sürdürmektedir. Roma’da sinema eğitimi alan sanatçı, eğitimine farklı okullardaki hocalardan dersler alarak devam etmiştir. Yönetmen yardımcısı olarak yıllarca İtalya’nın en başarılı yönetmenleriyle çalıştı. 1997 yılında yönetmenliğini yaptığı Hamam filmi yönetmen yardımcılığının sonu olmuştur. Birçok ülkedeki festivallerde gösterime giren ve büyük beğeni toplayan bu film sayesinde Özpetek’in adı dünyaya duyurulmuş oldu. Hatta kendisinden Madonna bir röportajında “dahi” olarak bahsetmiştir. Yönetmenliğini yaptığı Cahil Periler, Kutsal Yürek, Bir Ömür Yetmez filmleri sayesinde birçok ödüle layık görüldü. Ayrıca büyük başarı elde ettiği Serseri Mayınlar filmi ile Lecce şehri tarafından fahri vatandaşlık ödülüne layık görüldü. İstanbul Kırmızısı ve Napoli’nin Sırrı filmleri de sanatçının ünlü filmleri arasındadır.