İncelen ozon tabakasının delinme ihtimali, belki de 90’lı ve 2000’li yılların en çok konuşulan, gündeme gelen, haber bültenlerini dolduran konusuydu. Beklenen iklim değişikliğinden doğacak iklim krizinin başlangıç noktası, krizin tetikleyeceğine inanılan küresel doğal kaynak kıtlığının da temel sebebiydi. Küresel çapta hızla alınan önlemler zincirinin başlamasına neden olduysa da bilim dünyası yıllarca alınan önemlerin yetersiz oluşundan yakındı. Peki ozon tabakası ve üzerinde açılan ozon deliği doğa için neden bu kadar önemli? Sizlere ozon tabakasının işlevlerinin ne kadar kritik ve değerli olduğunu madde madde gösteren 10 özellik üzerine bir içerik hazırladık. Keyifli okumalar!
1. Ozon Tabakasının İşlevi
Atmosferin birinci ve ikinci katmanları olan troposfer ve stratosfer arasında kalan ozon tabakasının bir diğer adı da ozonosferdir. Bu tabaka, güneşten gelen zararlı ışınların yeryüzüne temasını engelleyen bir filtre görevi görmektedir. Zarar görmesi, incelmesi veya delinmesi bazıları dünya yaşamı için ölümcül sonuçlara yol açabilecek ışınların filtrelenmeden yeryüzüne inmesine yol açar. En tehlikeli ışın olan UV’nin yani ultraviyolenin, UVB yani ultraviyole radyasyon yaymasını engeller. Ozon tabakası zararlı olan UV-B ve UV-C ışınlarını engellerken, zararsız olan UV-A ışınının geçmesine izin verir.
2. Ozon Tabakasının Oluşumu
Güneş’ten gelen morötesi (UV/ultraviyole) ışınlar stratosfer katmanındaki oksijen moleküllerine (O₂) çarpınca katmandaki oksijen atomlarına (O) ayrılır. Bu atomlar, hızla diğer moleküllere çekilir, onlarla birleşir ve ozon molekülünü (O3) oluştururlar. Ancak ozon molekülleri kararlı olmadığından döngü tekrar eder ve ultraviyole ışınları ozon moleküllerini de atomlarına ayırır. Buna ozon-oksijen oluşum-bozunumu çevrimi denir ve sürekli kendini yeniler. Ozon molekülünün ultraviyole ışınlarını %98 oranında soğurabilme becerisi de bu oluşum-bozunum sürecinde ortaya çıkar.
3. Ozon Tabakasının İncelmesi
1985 yılına kadar incelmeye yol açan etkenlere dair elle tutulan hiçbir ize rastlanılmadı ve insan kaynaklı olduğu kanıtlanamadı. Ancak sebebinin tüm dünya endüstrisine yayılmış, hızlı soğutma için kullanılan CFC (koloroflüorokarbon) gazı olduğu anlaşılınca, alınması gereken önlemlerin büyüklüğü de ortaya çıktı. CFC, 1920li yıllarda Alman ve Amerikan laboratuvarlarında üretilmiş, buzdolabı, klima, aerosol sprey kutuları ve endüstriyel temizlik için kullanılan ve soğutmayı hızlandıran bir gazdı. Üretildiği yıllarda zararsız olduğu düşünülse de 60 yıl içinde hızla tüm dünyaya yayılmış ve küresel bir tehdit haline gelmişti.
4. Viyana Sözleşmesi ve Montreal Protokolü
CFC gazlarının yarattığı tehdidin gerektirdiği acil önlem alma süreci Viyana Sözleşmesi’nin imzalanmasıyla başladı. Viyana Sözleşmesi, gazın keşfiyle aynı yıl yani 1985’te anlaşmaya katılan 196 ülkenin de taraf olmasıyla gazın üretimini kontrol altına almak amacıyla imzalandı. Hemen ardından, 1987 yılında Montreal Protokolü’nün kabulüyle de küresel çapta CFC gazları üzerinde zorunlu azaltma taahhütleri uygulanmaya başlandı. Montreal Protokolü’nün azaltma taahhütlerinin kapsamları, kabulünden sonra 5 sefer üst üste genişletildi. (1990, 1992, 1997, 1999 ve 2016) Bu kapsamlar, ek önlemlerin, yaptırımların ve üretim yasaklarının arttırılmasını içermektedir.
5. Ozon Tabakasında Kalınlık Hesaplama
Türkiye’de ozon kalınlığı ölçümü “ozonsonde” yöntemi uygulanarak yapılıyor. Hidrojen gazı ile doldurulan bir balona bağlanan “ozonsonde” cihazı atmosferin yaklaşık 30-35 km üstünde sıcaklık, basınç, nem ve tabaka kalınlığına ilişkin veriler biriktiriyor. Bu bilgiler uzun yıllar içerisindeki sapmanın ortalamasını almak için kullanılıyor ve diğer ülkelerle paylaşılıyor. Tüm dünyadaki ölçümler sonucunda ise ozon tabakasındaki incelmenin Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe arttığı görülüyor. Ölçümlere göre maksimum incelme miktarı İlkbahar mevsiminde gerçekleşiyor. Ozon tabakasının ortalama kalınlığı ise 3mm.
6. İncelmenin İnsanlara Etkisi
Ultraviyole radyasyonun (UVB) insan cildine uzun süreli teması halinde cilt kanserine sebep olduğu bilinmektedir. Bunun yanında araştırmalarda yaygın cilt hastalıkları, katarakt, sürekli ve geçici körlük gibi vakalarda da ozon tabakasının incelmesine bağlı artışlar olduğu görülmüştür. Tabakada kaydedilen %10’luk kalıcı incelmenin iki milyon yeni katarakt vakasına sebep olduğu tahmin edilmektedir. Kuzey bölgelerinde (İskandinavya, Britanya, Sibirya, Kanada ve Alaska) artış gösteren, geçici körlüğe ve yüksek ağrılı iltihaplara sebep olan kar körlüğünün artmasında da UV ışınlarının doğrudan etkisi vardır.
7. İncelmenin Hayvanlara Etkisi
Kutuplar bölgesi üzerindeki tabaka inceldikçe UV ışınları buzulları hızla eriterek kutup ekosisteminde yaşayan hayvanların türlerini tehlikeye atabilir. Pek çok hayvan türü UV-B ışınlarına karşı kalın derileri ve deri pigmentasyonu becerileri nedeniyle insanlara kıyasla çok daha dayanıklıdırlar. Ancak incelmeyle yer yüzüne inecek bir diğer ultraviyole ışın olan UV-C ışınlarına karşı savunmaları yoktur. İnsanlarda görülene benzer şekilde hayvanlarda da cilt kanseri ve katarakt ortaya çıkabilecek ilk hastalıklardır. Bunun yanında inekler, keçiler, koyunlar, kediler ve köpeklerde ölümcül cilt tümörleri; atlar, koyunlar, domuzlar ve sığırlarda ise kalıcı körlüğe sebep olan göz tümörleri meydana gelebilir.
8. İncelmenin Bitkilere Etkisi
Aşırı UV-B ve UV-C hemen hemen bütün yeşil bitkilerin büyüme süreçlerini engeller. En büyük tehlike bitkiler üzerindedir çünkü ozon tabakasındaki olası bir delinme doğrudan küresel bitki stoklarını sera üretime muhtaç bırakacaktır. Buğday, pirinç, mısır ve soya fasulyesi gibi bazı tarım ürünleri ultraviyole ışınlara karşı yeşil bitkilere kıyasla daha dayanıklıdırlar. Ancak deneyler bu tarım ürünlerindeki dayanıklılığın, tabakanın incelmesi sonucu yeryüzüne inecek ultraviyole ışınlarındaki %1 artış başına %1 azalacağını göstermektedir. Yani inceldiği sürece dayanacak bu ürünler, tabaka delindiğinde güneş gören toprakta üretilemez hale gelecektir.
9. İncelmenin Su Kaynaklarına Etkisi
Okyanus hayatı özellikle yüzey dolaylarında ultraviyole ışınlarına karşı tamamıyla savunmasızdır. Balinalar da dahil olmak üzere bütün büyük balıkları, okyanus yüzeyinde avlanan kuşları ve memelileri besleyen planktonların büyümelerini engelleyeceği dolayısıyla besin zincirini alt üst edeceği araştırmalarla kanıtlanmıştır. Ozon tabakasının yapabildiklerinin ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu gösteren 10 özellik arasında, su kaynaklarının ölü balık sürüleriyle zehirlenmesi belki de en korkutucu olanı. En ilginç olan durum ise, UV ışınlarının deniz kestanelerinde ölümcül düzeyde zehirli maddelerin ortaya çıkmasına sebep olan tepkimeler yaratması diyebiliriz.
10. İncelmenin Endüstriye Etkileri
UV ışınlarının zararları en çok plastik türevi materyallerde görülür. Ultraviyole radyasyondaki en küçük artışlar bile bu materyallerin dayanıklılığını azaltır ve kullanım ömürlerini kısaltır. Aşırı maruz kalma plastiğin zehirli gazlar salmasına sebep olur. Belirli artış düzeylerinde bitkiler için tek kurtuluş yolu olan seraların üzerlerine örtülen şeffaf örtü de dahil olmak üzere, stadyum koltukları, ev cepheleri ve halatları zamanla negatif etkilenir. Ne kadar çok değerli olduğunu ancak delindiğinde anlayabileceğimiz ozon tabakasının endüstri üzerindeki zararlarını gösteren bu özellik, 10 tanesi içinde etkisini en hızlı gösterecek olanı.