Neanderthaller, günümüzden tam 400.000 yıl önce yaşamış ve evrimleşmiş, daha sonra ise 40.000 ile 28.000 yıl önce soyları tükenmiş olan “Homo Neanderthalensis” olarak bilinen bir insan türüdür. İnsan türüdür diyoruz çünkü bilindiği gibi yeryüzündeki tek insan türü bizler değildik. Bizden daha önce tarihte yaşamış ve evrimleşmiş birçok insan formu vardı. Dolayısıyla aynı kuş türleri gibi insan türleri de bulunmaktaydı. Her ne kadar modern insan türü olarak bizler kalmış olsak da Neanderthaller de belli bir dönem bir geçiş evresi olarak dünya üzerinde var olmuştur. Fakat farklı sebeplerden dolayı varlıklarını devam ettirememişlerdir. Bu içeriğimizde Neanderthaller üzerine bilgiler vereceğiz. İşte Neanderthaller hakkında az bilinen şaşırtıcı ve ilgi çekici detaylar! Keyifli okumalar!
1. Neanderthaller Kimdi?
Neandertheller olarak bilinen insanlar, yaklaşık 28.000 yıl önce yaşamış ve varlığı kanıtlanmış bir insan türüdür. Bir nevi erken modern insan popülasyonları diyebiliriz. Avrupa’nın Atlantik kıyılarından doğuda Orta Asya’ya, Belçika’dan Akdeniz kıyılarına kadar ki bir bölgede dağınık olarak yaşamışlardır. Onlar da tıpkı bizler gibi insandılar. Düşünebiliyor, beraber hareket edebiliyor ve ilkel yaşıyorlardı. Genetik olarak biz modern insanlara en yakın tür olan şempanzelerden daha fazla benziyorlardı. Neanderthaller ve bizler arasındaki gen farkı sadece %0.12 oranındadır. Şempanzeler ile olan gen benzerliğimiz ise %1.23 oranındadır. Dolayısıyla bu da onları modern insanın en yakın akrabalarından biri yapmaktadır. Yani kısmen de olsa biz Neanderthal soyundan gelmekteyiz.
2. Ne Zaman Keşfedildiler?
Neanderthaller ilk olarak 1876 yılında Almanya’da bulunan Neander Vadisi’nde madencilerin kazısı sırasında keşfedilmiştir. Önceleri bu kemik ve kalıntıların bir hayvana ya da günümüz insanına ait olabileceği düşünüldü. Fosilleşmiş kemikler günümüz insan kemiklerinden biraz da kısaydı. Bilim insanları bu konuda kararsız kaldı. Ta ki 1911 yıllarına kadar. Yapılan araştırmalar diğer örneklerle karşılaştırıldı ve bu yeni keşfedilen türün günümüz insan türünden farklı bir tür olduğu zaman içinde anlaşıldı. Daha sonra da bilim dünyası tarafından kabul edildi. Neanderthaller hakkında az bilinen ilgi çekici detaylar arasında bulunan isminin kökeni de bulunduğu yer olan Neander Vadi’sinden gelmektedir. Almancada da “tal” kelimesi “vadi” anlamına geldiğinden bu yeni türe Neanderthal adı verildi.
3. Neye Benziyorlardı?
Dış görünüş olarak bizden çok farklı değillerdi. Ancak tamamen aynıydık diyemeyiz. Öncelikle Neanderthaller’in kafatası daha alçak (modern insana göre) ve uzundu. Yüz hatları tamamen farklıydı. Yüzün orta kısımları öne doğru çıkıntı gösteriyordu. Burunları da oldukça geniş ve büyüktü. Kimi bilim insanları bu özelliği soğuk havaya karşı bir adaptasyon belirtisi olarak düşünmektedir. Ön dişleri büyüktü. Bu da dişlerini yiyeceklerde ya da eşyalarda üçüncü bir uzuv olarak kullandıklarını açıklayabilir. Vücutsal olarak yapılı ve kaslı bir görünüş sergiliyorlardı. Kısacası dayanıklı ve güçlüydüler. Geniş kalçalar ve omuzlara sahiptiler. Yetişkin Neanderthaller yaklaşık olarak 1.50 ile 1.75 santimetre boya kadar erişiyorlardı. Kiloları da 64-82 arasındaydı.
4. Zekâları ve Becerileri Neler?
Her ne kadar ilkel bir tür olsalar da hayranlık uyandıracak kadar zeki olduklarını kabul etmek gerekir. Neanderthaller el işlerinde oldukça yeteneklilerdi. Özellikle taş yontmada kendilerini çok geliştirmişlerdi. Sivrilttikleri taşı sopanın ucuna bağlayacak ya da tutturacak ilkel bir yapıştırıcıyı bile yapmışlardı. Bu da bu yapıştırıcı yapımında kullandıkları ateş ve ince ısı kontrolünü ustalıkla kullandıklarını gösterir. Avcılık konusuna gelinirse de genellikle yakın mesafeden avlarına saldırırlardı. Kemik yapılarında tespit edilen kırıklar ve yaralar da bunu göstermektedir. Tabii ki büyük avları avlamak için grupla iletişim kurmak zorundaydılar. Bu da hatırı sayılır bir beceri, zekâ, güç ve cesaret gerektiren bir stratejiydi.
5. Menülerinde Ne Vardı?
Modern insanların mutfak hünerleri kadar olmasa da Neanderthaller de yemek konusunda oldukça yetenekli bir türdü. Tıpkı bizler gibi hem et hem de ot tüketiyorlardı. Büyük memelileri avlayan ve yiyen bu tür, buzul çağının usta avcıları olarak görülebilir. Yapılan testler sonucunda dişlerinden çıkarılan tartar, onların nasıl beslendiğine dair önemli ip uçları vermektedir. Mamut, geyik, vahşi at, gergedan ve bizon gibi hayvanlarla besleniyorlardı. Ayrıca son yıllarda İspanya’da bulunan mağaradaki bulgular Neandertaller’in fok balığı, balık ve kabuklu deniz ürünleri gibi besinleri de tükettiğini göstermektedir. Mevsim şartlarına göre de mantar, meyve ve sebze tükettikleri de görülmektedir.
6. Nasıl Hayatta Kalıyorlardı?
Neanderthaller hakkında az bilinen ilgi çekici detaylar içerisinde şüphesiz nasıl yaşadıkları büyük bir merak konusu olmaktadır. Neanderthaller modern insan gibi topluluklar halinde yaşıyorlardı. Özellikle zor mevsimsel şartlar da bunu gerektirmekteydi. Soğuğa karşı dirençliydiler ancak yine de etkilenmemek için mağaraların içinde çadırlarda yaşamayı akıl ettikleri düşünülmektedir. Mağaraların geniş hacmi ısıyı tutmakta yetmeyeceğinden çadırları kullandılar. Günlük işlerini kolaylaştıracak alet yapımında ustaydılar. Bunların arasında gevşek derileri dikmek için iğne iplik tarzı aletler, derileri kesmek için bıçaklar ve yiyecek hazırlamada kullandıkları malzemeler vardı. Bu da ilkel çağlara göre yeterince akıllı olduklarını göstermektedir.
7. Sanata ve Tıpa Olan İlgileri Nereden Geliyordu?
Özellikle İspanya’daki El Castillo Mağarasında bulunan kalıntılar bize Neanderthaller hakkında büyük bir ipucu sağlamıştır. Mağaradaki duvar resimlerinin en az 40.800 yıllık olduğu tespit edilmiştir. Bu da onların sanatın ilk adımlarını gerçekleştirdiklerini gösterir. Aynı şekilde Fransa’da bulunan başka bir mağarada ise hayvan dişleri ve işlenmiş kemik kalıntıları bulunmuştur. Büyük olasılıkla bu maddeleri süs eşyası ve aksesuar olarak kullanıyorlardı. Başka bir durum ise basit yöntemlerle ilaç yapmalarıydı. Diş testlerinde bulunan kalıntılar, onların öküzgözü ve kandil çiçeği diye bilinen bitkilerden oluşturdukları bir çeşit antienflamatuvar (bir nevi ağrı kesici) etkili bir karışım yaptıklarını göstermektedir.
8. Ne Kadar Konuşkandılar?
Önceki yıllarda bilim dünyası Neanderthaller’in aptal ve ilkel bir tür olabileceğinden bahsediyordu. Fakat zaman içinde yeni bulgulara saptandı. Bulgulara göre hareket etmek gerekirse Neanderthaller, anatomik açıdan modern insanla benzerlik gösteriyordu. Ancak ses kutuları üzerine yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki bazı sesli harfleri tam olarak çıkaramıyorlardı. Sosyal yaşamlarının karmaşıklığı ve dilleri günümüz insanından daha basitti. Ancak sahip oldukları anatomik yapıları basit te olsa onların konuşabilecek seviyede olduklarını işaret ediyordu. Yapılan 3D kulak içi taramaları da gösteriyordu ki yapısal olarak konuşmaya elverişliydiler.
9. Neanderthaller’in Çiftleşmesi Nasıl Oldu?
Şüphesiz ki Neanderthaller yaşadıkları dönemde Homo Sapiensler’le karşılaştılar. Bu karşılaşma sonucunda bir çiftleşme söz konusu oldu. Bu çiftleşme sonucunda şu anki atalarımıza bazı genler aktarıldı. Bu genler de bizi muhtemelen bazı tehlikeli virüslere karşı bağışıklık kazanmamızı sağladı. Teknik olarak birçoğumuzun genlerinde bir miktar Neanderthal geni bulunur. Ancak bunu kesin olarak öğrenmek isterseniz DNA’nızı National Geographic’e yollayabilirsiniz. Belli bir ücret karşılığında tabii ki. Hatta ünlü metal rock solisti Ozzy Osbourne DNA’sını yollayarak genlerinde Neanderthal geni bulunduğunu öğrenmiştir. Bu da Neanderthaller hakkında az bilinen ilgi çekici detaylar arasında bulunur.
10. Nasıl Soyları Tükendi?
Soylarının nasıl tükendiklerine dair kesin bir bilgi söylenememektedir. Kimine göre ilkel atalarımızla olan çatışmalara ve yiyecek savaşlarına ayak uyduramayışı, kimi ne göre de sürekli değişen iklim koşulları sonucunda küçük gruplara bölünüp en sonunda yavaşça yok oluşu etkendi. Homo Sapiens türüyle sürekli çiftleşerek asimile olmaları da söz konusu. Bilim insanları Neanderthaller’in Homo Sapiens’lerin taşıdığı virüslere ve hastalıklara bağışıklığı olmadığından da bahsetmektedir. Bilinen tek şey, uzun bir süre geniş bir coğrafyada yaşamış fakat kısa süre içerisinde yok olmuş olmalarının tek bir nedene bağlı olmayışıdır. Muhtemelen tüm bu nedenlerin ortak bir karışımı sonucunda yok oldukları tahmin edilmektedir.