Bağışıklık sistemi, enfeksiyonların önlenmesinde ya da hastalıkların şiddetinin azaltılmasında aktif rol oynar. Vücudunuz; bağışıklık sisteminiz sayesinde karşılaştığı kötü bakterilerle savaşmaktadır. Hastalıklar bu savaşın kaybedilmesi durumunda ortaya çıkar. Hasta olduğunuz vakitlerde gerek fiziksel duyduğunuz acı gerekse iyileşmek için harcadığınız zaman; rutin sorumluluklarınız için ciddi bir kayıptır. Bu noktada yaşam kalitenizi düşüren sağlık problemlerini en aza indirgeyebilmek adına, hastalıklardan korunmanızı sağlayan bağışıklık mekanizmasının hayatınızdaki yeri ve önemi konusunu asla yabana atmamanız gerekir. İşte bağışıklık sisteminin önemi…
1. Vücudun Birincil Savunma Mekanizmasıdır
Etrafınızda sonsuz sayıda mikroorganizma bulunmaktadır. Bu mikroorganizmaların bazıları vücuda yararlı iken bazı mikroorganizmalar ise belli yapısal bozukluklarla vücuda zarar vermektedir. Bağışıklık sisteminiz, vücuda zarar veren bu kötü özellikteki mikroorganizmaları yenmek ve onları vücudunuzdan uzaklaştırmak için aktif rol oynar. Sağlıklı bir yaşama sahipseniz bunu sürdürmek, değilseniz de sağlıklı bir yaşama sahip olabilmek adına hastalıklardan korunmanızı sağlayan ve direncinizi artıran bağışıklık mekanizmasının önemi konusunu iyice kavramanızda yarar var. Mesela yoğun stres altında kaldığınızda dudağınızda çıkan uçuk da uykusuzluğa ve aşırı yorgunluğa bağlı olarak gelişim gösteren solunum yolu rahatsızlıkları da bağışıklık sisteminizin zayıflaması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Stresle beraber salgılanan belli hormonlar ya da beyinde sinyal iletiminden sorumlu tüm sıvısal maddeler, doğrudan bağışıklık sistemi ile ilişkilidir.
2. Bedeni Ağ Gibi Saran Spesifik Bir Sistemdir
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi, patojenlere karşı birincil savunma mekanizmasıdır. Patojene karşı anlık tepki veren bu mekanizma, her patojene karşı ortak bir savunmadır. Doğal bağışıklık sistemi, patojenleri soysal olarak tanıyarak onlara yanıt oluşturur; yani koruması uzun süreli değildir. Doğal bağışıklık sistemi, enfeksiyonlara karşı anlık koruma sağlar; doğadaki tüm hayvan ve bitki sınıflarında da bulunur. Kazanılmış bağışıklık sistemi ise mikroorganizmaya özgüdür (spesifiktir), aynı zamanda herhangi bir hastalığın geçirilmesi ve dışarıdan vücuda alınan serum, aşı gibi maddelerle gelişir; yeterli beslenmeyle beraber geçirilir. Daha uzun süreli bir cevap oluşturur. Bunun yanı sıra ikinci kez aynı mikroorganizmayla karşılaşıldığında daha hızlı ve etkili bir savunma meydana getirir. Hastalıklardan korunmanızı sağlayan bağışıklık mekanizmasının vücudunuzdaki yeri ve önemi, bu kadar alt başlığa ayrılan özgülleşmiş bir sisteme sahip olmasıyla da ciddiyetini vurgular niteliktedir.
3. Fazla Kompleks Bir Yapısı Vardır
Vücudumuzda öğrenme, düşünme hafızada saklama kapasitesinde iki sistem bulunmaktadır. Bunlardan ilki beyin, diğeri de bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemi atalarınızdan aktarılan ve genetik olarak var olan bilgilerinizi kullanarak bunları bir mikroba karşı işler. Sonrasında yalnızca mikrobun olduğu bölgeye odaklanarak onu yok edene kadar yılmadan uğraşır. Bu deneyimlerini unutmadan saklar ve gelişen her yeni duruma göre tecrübesini kullanarak tekrardan yeni bir yanıt üretir. Aynı şekilde bağışıklık sisteminiz de tıpkı beyin gibi sakladığı bilgiyi var olan durumlar karşısında değerlendirip, sentezler. Bağışıklık sisteminiz; mikroplara özel ya da kansere, hastalıklara ve organ nakline spesifik yanıtlar oluşturur. Bu, bağışıklık sisteminiz ve beyniniz dışında hiçbir sistem ve organda bulunmayan bir özelliktir. Dolayısıyla hastalıklardan korunmanızı sağlayan bağışıklık mekanizmasının yaşamınızdaki değişmez yeri ve önemi bir kez daha kendini ispatlamaktadır.
4. İnsanlar Gibi Karakteristik Özelliklere Sahiptir
Baktığınız zaman tolerans, hem yabancılara hem de kendine hoşgörülü olma anlamını karşılamaktadır. Mesela aileniz içindeki bireyler her ne yaparlarsa yapsınlar sizin bir parçanızdır ve onların bu ve türevi davranışları belli sınırlara kadar hoşgörü ile karşılanabilir. Bağışıklık sisteminiz de benzer şekilde kendisinin olana yani özüne karşı oldukça hoşgörülüdür. Bunun faydasını şurada görmekteyiz: Özüne karşı hoşgörülü olması, mekanizmanın varlığını sorunsuz devam ettirebilmesi demektir. Bağışıklık sisteminizin bu muhteşem tolerans özelliği; sahip olduğunuz hücrelerinize, size ait bir organla savaşmama ve size, kendinize karşı koruma sağlama imkanı vermektedir. Gördüğünüz üzere bu mekanizmanın amacı, zarar getirmesi olası yabancıyla mücadele ederek kendini korumaktır. Bu mücadeleyi verirken de kendisine karşı tamamıyla zararsız veya en az hasarla savaşı bitirmek üzerine geliştirilip, programlanmıştır.
5. Vücudun Her Bölgesine Entegre Edilmiştir
Bağışıklık sisteminiz oldukça karmaşıktır ve neredeyse tüm organ sistemlerinize entegre edilmiştir. Karmaşık yapısıyla canlı olan birçok bileşene ev sahipliği yapmasının yanı sıra vücudunuzu içten ve dıştan kaplamaktadır. Daha detaylı incelediğinizde bağışıklık sisteminin; vücudun tamamına yayılan hücrelere ek olarak karaciğer, dalak, timüs, lenf bezi gibi organlar ve de kemik iliğinden oluşan bir yapı gösterdiğine şahit olursunuz. Başka bir önemli husus da özünü ve özü olmayanı ayırt etme temelinde programlanmış bu sistemde; anneye yarı yabancılık özellik gösteren bir bebeğin, annesinin rahminde nasıl barınabildiği, daha da mühimi annenin kendisine bu yarı yabancı özellikteki bebeği nasıl dokuz ay reddetmeden karnında taşıyabildiği bilgisidir. Bu nokta da hastalıklardan korunmanızı sağlayan bağışıklık mekanizmasının başlangıcı ve önemi, sizin embriyo halinde hayata tutunmaya çalıştığınız daha ilk yaşam alanından bugüne kadar ki varlığını göstermeye ve korumaya devam etmektedir.
6. Dikkat Edilmesi Gereken Bir Mekanizmadır
Hastalıklardan korunmanızı sağlayan bağışıklık mekanizmasının ciddiyeti ve önemi hakkında yeterince bilgi edindikten sonra böylesine muhteşem işleyen bir mekanizmayı baskılayan bazı sorunların da bilincinde olmanız çok önemli. Öncelikle genetik açıdan bir hasarı olmayan bağışıklık sistemi arada hata yapsa da bu hataların tekrarına gitmez fakat genetik yatkınlık söz konusu olduğunda bu çok sayıda gen ve bu genlerin karışık ilişkilerini içerdiğinden genetik yatkınlık, çevresel etkenlerle beslendiğinde belli riskli hastalıkları meydana getirecektir. Durumun biraz temeline indiğinizde bağışıklık sistemini zayıflatan sebepler arasında doğuştan gelebilen kronik rahatsızlıklar ve enfeksiyon gibi değiştirilmeyen etkilerin yanında yaşam biçiminin ve beslenme rutininin de ciddi ölçüde yaygın olduğunu görürsünüz. Bağışıklık sistemini zayıflatan en önemli neden, kişinin yetersiz ve dengesiz bir beslenme alışkanlığına sahip olmasıdır.
7. İhmal Edilmesi Önemli Sorunlar Doğurmaktadır
Bağışıklık sisteminiz bazen kendisine karşı hoşgörü kapasitesini daraltabiliyor. “Kendisine katlanamama durumu” olarak ifade edilen bu eylem sonucunda, kişi kendi hücrelerini yine kendisi tahribata uğratmaya başlıyor ve bu şekilde otoimmün hastalıklar meydana geliyor. Daha basit ifadeyle otoimmün hastalıklar, bağışıklık sisteminin özüne toleransını yitirmesi sonucu ortaya çıkıyor. Bağışıklık sisteminiz bazen de dozunu ayarlayamadan fazlaca gösterdiği hoşgörü sonucunda, içinizde büyüyen bir tümöre karşı sanki özüymüş gibi kayıtsız ve pasif kalabiliyor. Yani esas gayesi sizi korumak olan bu mekanizma kimi zaman zararınıza programlanabiliyor. Organ naklinde verilen organı kabul etmeyebileceği gibi alerjik reaksiyonlara da sebebiyet verebiliyor. Bahsi geçen durumlar sonrasında daha etkin bir farkındalık ve ciddiyet göstermeniz gereken nokta, tıpkı kalbiniz gibi bağışıklık sisteminizin de vücudunuzda ne denli aktif ve hayati bir rolü olduğu gerçeğidir.
8. Ciddi Hastalıklarda Kalkan Görevi Üstlenmektedir
Bağışıklık sisteminin yabancı hücre ve yapılara gösterdiği fazla toleransın tümör oluşumuna göz yummasından kaynaklı kanser hastası olunabileceği ihtimalini söylemiştik. Şimdi de gelin en az kanser kadar ciddi etki yaratabilen diğer problemlere bakalım. Vücuda uyumlu olmayan dokulara karşı vücudun gösterdiği tepki, bağışıklık sisteminin tepkisidir. Örneğin HIV virüsünün neden olduğu AIDS hastalığı vardır ki bu hastalık; cinsel sıvılar ve kanla bulaşan HIV virüsünün; bağışıklık sistemi hücrelerini konak hücre olarak kullanması sonucu oluşur. Enfekte olmuş virüsün, hücreye farklı bir protein ürettirerek hücreyi öldürmesiyle sonuçlanır. Bu durumda bağışıklık sistemi yüksek oranda zayıflayan hasta en basit enfeksiyona bile yenik düşer ve yaşamını kaybeder. Burada da hastalıklardan korunmanızı sağlayan ve size ciddi bir destek sağlayan bağışıklık mekanizmasının önemi yine kendini göstermektedir.
9. Psikoloji İle Çok Yakından Bir İlişkisi Vardır
Bağışıklık sisteminizin ilgisi yalnızca hastalıklarla sınırlı değildir; yani bağışıklık sisteminizin çökmesinde başlı başlına virüsler görev almaz, duygularınız da bu konuda önemli bir yere sahiptir. Siz stresliyken bağışıklık sisteminiz alarm halinde olur. Daha duyarlı, etkin ve güçlü yanıtlar verebilmek adına tetiktedir yani. Stres durumundaki davranışlarınız göz önüne alındığında, normal bir vakitte kaldırmanızın çok daha zor olduğu bir meselede daha güçlü ve dayanıklısınızdır. Bağışıklık sisteminiz yoğun stres sonrası dayanıklılığından ödün verebilir, kısa vadede de olsa yaşadığı bu bocalama döneminde sizin de karşılaştığınız bir mikroba karşı savunmasız kalmanız ve enfeksiyon hastalıklarına yakalanmanız kaçınılmazdır. Bunu da çevrenizde yoğun sınav günleri ve haftaları geçiren bir öğrenci tanıdığınızın, sınavları bittiği süreçte hasta olmasından anlayabilirsiniz. Eğer bu boşluk dönemlerinde gerekli tedbirleri almazsanız zatürre gibi ciddi hastalıklara da kapı aralamış olursunuz. Aman dikkat diyelim.
10. Kişiye Özgü Gelişen Özü Var Eden Bir Yapıdır
Konuya geniş perspektiften bakıldığı zaman bağışıklık sisteminin kişiye, onun yapısı ve DNA’larına özgü biçimde programlanmasına hayran olmamak elde değil. Böyle mükemmel bir spesifikliğe ev sahipliği yapan bu mekanizmanın, hayatınızın sürekliliği ve sağlıklı devam edebilmesi adına önemi de aynı ölçüde dikkate alınmalı. Çünkü siz; tüm mantık yürütme, düşünme, yorumlama ve sorgulama gibi sizi diğer canlılardan ayıran önemli vasıflara sahip olsanız dahi tüm bu eylemleri gerçekleştirme noktasında biyolojik varlığınız el verdiği sürece aktif olabilirsiniz. Kaliteli bir yaşama sahip olmak için sağlığınıza, bununla çok ilişkili olan savunma yani bağışıklık sisteminize dikkat etmeniz kendinize karşı ilk sorumluluğunuz olmalı. Bu noktada hassasiyet sahibi ve kararlı olmanız, önce kendinize devamında da çevrenizdeki diğer canlılara karşı duyarlı ve faydalı olabilmenize olanak tanır. Böylece pozitif ve sağlıklı etkileşimin etkin olduğu güzel bir dünyada yaşama şansını artırabilirsiniz.
Çok güzel ve çok faydalı bir yazı olmuş????