İnsanlar neden belirli kalıplarda davranışlar gösterirler? Bir grup halindeyken neden tek başımıza olduğundan daha farklı davranırız? Başkalarının kendi davranışlarımız üzerinde ne kadar etkisi var? Yıllar boyunca, sosyal psikologlar deneyler yaparak bu sorular araştırıldı. En iyi bilinen deneylerden bazılarının sonuçları bugüne kadar tartışmalı bir şekilde ilerliyor. Dünya çapında tepki çeken şaşırtıcı sosyal deneyler hakkında daha fazla bilgi edinerek, siz de bu soruların cevaplarına göz atabilirsiniz.
1. Stanford Hapishane Deneyi
1970’lerin başında, Philip Zimbardo, Stanford Psikoloji Departmanı’nın bodrum katında sahte bir hapishane kurdu. Mahkumları ve gardiyanları oynamak için katılımcıları işe aldı ve hapishane gardiyanı rolünü oynadı. Deney, bir hapishane ortamının davranış üzerindeki etkisine bakmak için tasarlandı, ancak kısa sürede tüm zamanların en ünlü ve tartışmalı deneylerinden biri haline geldi. Stanford hapishane deneyinin başlangıçta tam iki hafta sürmesi planlanmıştı. Sadece 6 gün sonra sona erdi. Niye mi? Çünkü katılımcılar üstlendikleri rollere o kadar kapıldılar ki gardiyanlar mahkumlara karşı acımasız oldular ve mahkumlar endişeli, depresif ve duygusal olarak rahatsızdılar. Stanford hapishane deneyi, hapishane davranışına bakmak için tasarlanmış olsa da o zamandan beri insanların durumlardan ne kadar güçlü bir şekilde etkilendiklerinin bir amblemi haline geldi. Çalışma, insanların duruma nasıl boyun eğdiğinin bir örneği olarak uzun süredir destekleniyor, ancak eleştirmenler katılımcıların davranışlarını sahte hapishanenin “gardiyanı” olarak sıfatıyla Zimbardo’nun kendisinden gereğinden fazla etkilenmiş olabileceğini öne sürdüler.
2. Milgram Deneyi
Adolph Eichmann’ın II. Dünya Savaşı sırasında işlenen savaş suçlarından yargılanmasının ardından, psikolog Stanley Milgram insanların neden itaat ettiğini daha iyi anlamak istedi. Eichmann ve Holokost’taki milyonlarca suç ortağı sadece emirlere uyuyor olabilir mi? Hepsine suç ortağı diyebilir miyiz? Tartışmalı itaat deneylerinin sonuçları şaşırtıcı olmaktan başka bir şey değildi ve bugün hem düşündürücü hem de tartışmalı olmaya devam ediyor. Çalışma, katılımcılara başka bir kişiye giderek daha acı veren şoklar vermelerini emretmeyi içeriyordu. Kurban sadece yaralanmış gibi davranan bir işbirlikçi iken, katılımcılar diğer kişiye elektrik şoku verdiklerine tamamen inanıyorlardı. Kurban kalp rahatsızlığını protesto ettiğinde veya şikâyet ettiğinde bile, katılımcıların %65’i deneycinin emirlerine acı verici, muhtemelen ölümcül şoklar vermeye devam etti. Hiç kimse sadece bir otorite figürünün emriyle başka bir insana acı veya işkence verebileceklerine inanmak istemez. İtaat deneylerinin sonuçları rahatsız edici çünkü insanların inandıklarından çok daha fazla itaatkâr olduklarını ortaya koyuyor.
3. Robbers Cave Deneyi
Neden çatışmalar farklı gruplar arasında ortaya çıkma eğilimindedir? Psikolog Muzafer Sherif’e göre, gruplar arası çatışmalar kaynaklar, klişeler ve önyargılar için rekabetten doğma eğilimindedir. Tartışmalı bir deneyde araştırmacılar, Oklahoma’daki Robbers Cave Park’taki bir kampta, yaşları 11 ile 12 arasında değişen 22 çocuğu iki grup halinde yerleştirdiler. Çocuklar iki gruba ayrıldı ve deneyin ilk haftasını diğer grup üyeleriyle bağ kurarak geçirdiler. Deneyin ikinci aşamasına kadar çocuklar başka bir grup olduğunu öğrendiler, bu noktada deneyciler iki grubu birbirleriyle doğrudan rekabete soktu. Bu, erkekler diğer grubun üyelerini kötülerken açıkça kendi grup üyelerini tercih ettikleri için önemli bir anlaşmazlığa yol açtı. Son aşamada, araştırmacılar iki grubun birlikte çalışmasını gerektiren görevleri sahnelediler. Bu paylaşılan görevler, çocukların diğer grubun üyelerini tanımasına yardımcı oldu ve sonunda rakipler arasında bir ateşkes sağladı.
4. Carlsberg Deneyi
Hiç insanların dış görünüşünüze göre sizi haksız yere yargıladığını hissettiniz mi? Veya nasıl göründüğüne bağlı olarak biri hakkında yanlış ilk izlenim edindiniz mi? Ne yazık ki insanlar kararlarını başkalarıyla ilk tanıştıklarında yaptıkları anlık yargılara dayandırmakta çok hızlıdırlar. Dışardan gelen bu izlenimler bazen insanların içlerindeki özellikleri ve nitelikleri gözden kaçırmalarına neden olur. Aslında bir reklam olarak başlayan oldukça eğlenceli bir sosyal deneyde, hiçbir şeyden şüphelenmeyen çiftler kalabalık bir sinema salonuna girdiler. 150 koltuktan ikisi hariç hepsi doluydu. Değişik olan, zaten dolu olan 148 koltuğun bir grup oldukça sağlam ve korkutucu görünümlü erkek bisikletçi tarafından alınmış olmasıdır. Bu durumda ne yapardınız? Mevcut koltuklardan birini alıp filmin tadını çıkarır mısınız, yoksa korkutup gider misiniz? Gayri resmi deneyde, tüm çiftler koltuklara oturmadı. Ancak sonunda oturmayı başaranlar, kalabalığın tezahüratları ve ücretsiz Carlsberg birasıyla ödüllendirildi.
5. Halo Etkisi Deneyi
Halo Etkisi ilginç bir kavramdır. Belirli bir kişiye veya insanlara karşı onları algılama şeklimizi etkileyen bir tür bilişsel önyargıdır. Örneğin, bir insanı hoş ve sevimli olarak görüyorsanız, onu başarılı ve zeki olarak da düşünebilirsiniz. Nisbett ve Wilson sadece insanların Halo Etkisi kavramının farkında olup olmadıklarını öğrenmek istediler. Nisbett ve Wilson, deneyleri için üniversite öğrencilerini kullandı. Bir psikoloji profesörünü videoda izledikleri için birkaç farklı unsur içinde değerlendirmeleri istendi. İki gruba ayrılan katılımcılara aynı psikoloji profesörüyle yapılan iki farklı video röportajından biri gösterildi. Tahmin edebileceğiniz gibi ilk videoda profesör kendisini sevimli, saygılı bir insan olarak sunarken, ikinci videoda ise karşıt, olumsuz bir bakış açısıyla kendini sunmuştu. Videoları izledikten sonra, öğrencilerden profesörü farklı unsurlar, özellikle tavırlar, aksan (Belçikalı idi) ve görünüş açısından değerlendirmeleri istendi. Öğrenciler, profesörü ne kadar sevdiklerini düşündüklerini 1-8 arasında, aşırı derecede hoşlanmama ile aşırı derecede sevme arasında derecelendirdiler. Çoğu öğrenci, videolara verdikleri tepkilerin puanları üzerinde bir etkisi olabileceğini anlayınca kafaları karıştı.
6. Seçici Dikkat Deneyi
Aynı anda iki işi yapabilen insanlardan biri misiniz? Aynı anda birden fazla öğeye dikkat edebilir misiniz? Ya da belki tek yönlü bir zihniniz var ve çok önemli bir şeye odaklanırken canınızı sıkamazsınız. Ne olursa olsun, aynı anda meydana gelen alakasız olayları görmezden geldiğimizde, belirli bir nesneye veya sürece odaklanmayı seçtiğimizde, her gün en az bir kez seçici dikkat yaşarız. Christopher Chabris ve Daniel Simons, seçici dikkatin bir kişinin belirli durumlara ilişkin algısını ne kadar etkilediğini görmek için yola çıktılar. Chabris ve Simons, bir grup katılımcıdan hızlı tempolu bir videoyu izlemelerini ve beyaz gömlekli insanların kaç pas yaptığını saymalarını istedi. Fakat bu insanların fark etmediği videonun ortasında bir goril oluşu idi! Video durdurulduktan sonra katılımcılara gorili görüp görmedikleri soruldu. Katılımcıların inanılmaz bir yarısı gorili görmedi! Bu sadece seçici dikkatlerinin istem dışı körlüğe neden olduğu anlamına gelmekteydi. Çok sayıda insanın etraflarında olup bitenlerin çoğunu kaçırır ve bunun farkında bile olmazlar.
7. Bystander Etkisi Deneyi
1960’larda, John Darley ve Bibb Latané, bir grup veya bir kişinin dahil olduğu acil bir durum sahnelendiğinde, seyircilerin tepki vermesi ve müdahale etmesi veya yardım ihtiyacını görmezden gelmesi için ne kadar zaman geçtiğini ölçmeye çalıştılar. Araştırmacılar, Kitty Genovese’nin 1964’te New York Times’ın cinayetle ilgili 38 tanık olduğunu ve hiçbirinin yardım etmeye çalışmadığını bildirmesiyle ünlenen cinayetinden ilham aldı. Kitty Genovese fenomeni daha sonra Times tarafından çürütülmüş olsa da Darley ve Latané’nin The Bystander Effect’i keşfetmesine neden oldu. Daha fazla sayıda seyircinin, herhangi birinin yardım teklif etme şansını azalttığını gösterdiler. Dünya çapında tepki çeken sosyal deneyler arasına giren Bystander Etkisi yıllarca tekrarlanmaya devam etti.
8. Bobo Doll Deneyi
Televizyonda şiddet izlemek çocukların daha saldırgan davranmasına neden olur mu? 1960’ların başlarında yapılan bir dizi deneyde, psikolog Albert Bandura, gözlemlenen saldırganlığın çocukların davranışları üzerindeki etkisini araştırmak için yola çıktı. Bobo bebek deneylerinde, çocuklar bir yetişkinin bir Bobo bebekle etkileşime girmesini izlerdi. Bir durumda, yetişkin modeli bebeğe karşı pasif bir şekilde davranırken, başka bir durumda, yetişkin bebeğe tekme, yumruk, vuruş ve bağırırdı. Sonuçlar, yetişkin modelini bebeğe karşı şiddetli bir şekilde izleyen çocukların daha sonra saldırgan davranışı taklit etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Televizyonda, filmlerde, oyunlarda ve diğer medyadaki şiddetin çocukların davranışlarını ne derece etkilediği konusundaki tartışmalar bugün de öfkeyle devam ediyor.
9. Asch Conformity Deneyleri
Haklı olduğunuzu bildiğiniz halde grubun geri kalanı sizinle aynı fikirde olmadığında ne yaparsınız? Grup baskısına boyun eğiyor musunuz? 1950’lerde yürütülen bir dizi ünlü deneyde, psikolog Solomon Asch, insanların grubun geri kalanına uyması için bir testte yanlış cevap vereceğini gösterdi. Asch’ın ünlü uygunluk deneylerinde, insanlara bir çizgi gösterildi ve ardından üç kişilik bir gruptan eşleşen uzunluktaki çizgiyi seçmeleri istendi. Asch ayrıca kasıtlı olarak yanlış çizgileri seçecek olan müttefikleri gruba yerleştirdi. Sonuçlar, diğer insanlar yanlış çizgiyi seçtiklerinde, katılımcıların grubun geri kalanıyla aynı cevapları vermelerinin ve muhtemel olduğunu ortaya koydu. Grup baskısına direneceğimize inanmak istesek de (özellikle grubun yanlış olduğunu bildiğimizde), Asch’in sonuçları insanların şaşırtıcı bir şekilde uymaya duyarlı olduğunu ortaya koydu.
10. Volkswagen Eğlence Teorisi Deneyi
2009 yılında, reklam ajansı DDB Stockholm, otomobil üreticisi Volkswagen adına bir girişim oluşturdu. Şirket, insanların davranışlarını değiştirmeyi ve geri dönüşüm, çöpleri atma veya yürüyen merdiven yerine merdiven çıkma gibi ne kadar eğlenceli olduğuna bağlı olarak bir şeyler yapmayı seçip seçemeyeceklerini görmek için üç deney yürüten ve Dünya çapında tepki çeken sosyal deneyler arasında yer alan “Eğlence Teorisi”ni ortaya attı. Bir örnekte, bir yürüyen merdivenin yanındaki bir dizi merdiven, bir kişinin merdivenleri geçerken attığı her adım için eşlik eden notlarla birlikte piyano tuşlarına benzeyecek şekilde dekore edilmiştir. Deney, normalden %66 daha fazla insanın merdivenleri seçtiğini buldu. Bir diğerinde, insanlar çöpleri attığında ses efektleri olan bir çöp kutusu, yakındaki çöp kutularından daha fazla çöp topladı. Bunlar bilimsel bir deneyden ziyade bir reklam kampanyasının parçası olsa da sonuçlar insanların eğlenceli görünüyorsa yürüyen merdiven yerine merdiven çıkmak gibi bir görevi yerine getirmeye daha meyilli olabileceğini gösteriyor.
Yazınızda çeviri var mı acaba? Bazı yerlerde devrik cümleler ve garip kelimeler fark ettim