İnsan, yaşamı boyunca irili ufaklı pek çok sorunla karşı karşıya kalır. Bu sorunlarla başa çıkabilmek adına çeşitli yöntemler dener ya da geliştirir. Kimi zaman gücünün tükendiğini hisseder ve sorunlara, zorluklara yaşadığı travmalara yenik düşer. Tüm bu yenilgilere karşı Vikingler gibi direnmenin yolu olan Sisu felsefesi ile zorluklara göğüs germeniz mümkün. Dileriz ki Sisu felsefesiyle ilgili her şeyi açıkladığımız listemiz sayesinde insan yaşamındaki yenilgilere dur demenin bir yolu daha keşfedilir. Keyifli okumalar!
1. Sisu Kelimesinin Anlamı
Sisu Finlandiya kökenli bir kelimedir ve tam bir Türkçe karşılığı bulunmamaktadır. Yine de sisu kelimesinin anlamını açıklamaya çalışacak olursak, irade, azim, kararlılık, direnç, sabır, çok çalışmak, bir işi bitirmek kelimelerinin toplamı olduğunu söyleyebiliriz. Sisu, içten gelen bir dayanıklılık ışımasıdır. Bir adım daha atamayacağımızı sandığınız zamanlarda ortaya çıkan devam etme yetisidir. Sisu, bir iş yapılacaksa o işi yapmaktır. Durmamaktır. Yılmamaktır. Sisu, Türk diline göre sempatik bir söylenişe sahip olsa da böylesine güçlü bir kelimedir.
2. Sisu Felsefesinin Kökeni
İnsanlık tarihinde hiçbir öğreti can sıkıntısından doğmamıştır. Her öğreti ihtiyaç veya gereklilikten meydana gelmiştir. Sisu felsefesinin temelleri İkinci Dünya Savaşında Kızıl Ordu’nun Finlandiya’ya savaş açmasıyla filizlenmiştir. Sovyetlerin askeri ve teknik açıdan Finlilerden ne kadar üstün olduğunu söylemeye gerek yoktur. Korkunç savaş şartları altında Finlilerin ruhunu büyülü bir kelime süslemiştir: Sisu. Bu kelime Finlilere teslim olmamak için direnç verir ve sonuç olarak şaşırtıcı bir biçimde Sovyetler büyük kayıplara uğratılır.
3. Nefesin Önemi
Sisu felsefesini hayatınıza ilk olarak nefesle uygulamaya başlamalısınız. Nefes yaşamın en önemli parçasıdır tabii ki hiçbir zaman üzerinde durulmaz. Aynı zamanda nefes, Sisu’ya açılan kapıdır. Her şeyin bittiği düşünülen, bir adım daha atılamayacağına inanılan kollarda ve bacaklarda güç kalmadığı o anlarda nefese dönmek gerekir. Güçlü ve düzenli alıp verilen nefes zihnin içine girmekte olan karamsar duygulara set vuracak ve insanın kendilik bilincini hissetmesini sağlayacaktır. Nefes derinlerde bulunan Sisu’yu uyandıracaktır.
4. Konsantrasyon
Yaşam akıp giderken düşüncelerimiz karşımıza çıkan pek çok ögeye tutunur. Zihnimiz daldan dala atlayan bir kuş misali kendine kalıcı bir an edinemeden sürüklenip gider. Sisu anını ortaya çıkarabilmek için gün içinde kısa sürelerle de olsa yalnız kalıp kendimize dönmemiz gerekmektedir. Evet, sıkıntı veren bir durumun içindeyken bir an durup öylece kalarak düşüncelerimizi toparlamak ve direncimizi yeniden kazanmak için zaman yaratabiliriz. Sessizce zihnimize akan düşünceleri bekleyerek ve o düşünceleri kabullenerek derinlerdeki Sisu’yu harekete geçirebiliriz.
5. Doğaya Dönüş
Adeta şehirlere hapsedildiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Potansiyelimizi benliğimizin derinlerine gömerek koşturuyor, boyun eğiyor, yarına ulaşmaya çalışıyoruz. Her gün kirli havayı nefes diye içimize çekiyoruz. Basit bir fikir gibi görünebilir fakat zorluklara karşı Vikingler gibi direnmenin yolu: sisu felsefesi için en doğru yol doğadan geçmektedir. Vakit buldukça yapacağımız doğa yürüyüşleri içsel dengemizi kurmamızı, köklerimize ulaşmamızı ve potansiyelimizi yeniden keşfetmemize yardımcı olacaktır. Doğanın en güçlü antidepresan olduğu unutulmamalıdır.
6. Harekete Geçme
Nefes ve konsantrasyon ile potansiyelimizin zeminini oluşturduk. Şimdi yapılması gerekeni yapma zamanı. Koşarken nefesimiz tükendiğinde, bitirilmesi gereken yığınla iş olduğunda, özgüvenimiz kaybolduğunda sağladığımız denge sayesinde artık kaldığımız yerden devam edebiliriz. Hayattaki her deneyimin tadına bir an önce varmak, artık alışkanlık halini almış olan tüketimin doruklarında yaşamak istiyoruz. Oysa ki her küçük adımda başarımızın farkına varabilir, sisu felsefesinin içindeki sabırla bir sonraki hedefimiz için çalışabiliriz.
7. Pes Etmeme
Bu noktada en önemli faktör başarısız olduğumuzda pes etmemektir. Bu durumlarda ne kadar yolumuzun olduğuna değil adım adım, emek vererek yürümüş olduğumuz yola çevirmeliyiz bakışlarımızı. Evet, bunca yolu ilerlemiş olan bizleriz ve yürümeye devam edebiliriz. Pes etmeme noktasında başarılı olursak sisu felsefesini hayatımıza uygulamış oluruz. Finlandiya, Kızıl Ordu’yla savaşırken pes etseydi bugün sisu felsefesinden bahsediyor olmayacaktık. Direnç ve sabır içimizdeki Sisu’yu canlı tutacaktır.
8. Sisu’nun Davranışlara Yansıması
Sisu felsefesini içselleştirdiğimizi davranışlarımızın değişmesinden kavrayabiliriz. Davranışlarımızda her zaman direkt ve doğruysak sisu artık bizim içimizde de filizlenmiştir. Çevremizle saygılı ve dürüst bir iletişim içinde olmak, iyi bir dinleyici olmak sisu felsefesinin en önemli noktalarından biridir. Ayrıca sisu zorluklarla başa çıkabilmek için direnmeyi öğütler fakat bu kendimizi zorlamamız olarak anlaşılmamalıdır. Dinlenmeyi ve küçük molalar vermeyi bilmek gerekmektedir. Ayrıca üstesinden gelmemiz gereken bir durumda yardım istemek oldukça doğaldır.
9. Finlandiya’da Sisu
Sisu Finlandiya’da günlük yaşamda oldukça içselleştirdikleri bir kavram. Sisu’yu kalpte taşınan bir cesaret, yaşamlarına yön veren bir güç olarak tasavvur ediyorlar. Sisu onlar için bir acil durum vakti değildir, yaşamlarının her an içindedir. Bu bakımdan sisu’yu çok farklı ögelerde görmek mümkün. Örneğin, bir şurubun adında ya da bir şekerin paketinde. Evet, Finliler arabalara, zırhlı araçlara, hidrolik motorlara bile sisu adını veriyorlar. Hatta Antartika’da bulunan Sisu Dağı’na tırmanan Finli bir dağcı bile var.
10. Sisu Not Silence
Sisu felsefesinin uygulama alanlarına en güzel örneklerden biri 2016 yılında başlatılan Sisu Not Silence Projesi. Projeyi başlatan Emilia Lahti adında Finlandiyalı bir barış aktivisti. Proje kapsamında 50 günlük bir koşu rotası belirleyip kendine katılanlarla sisu felsefesi ile şiddeti azaltmayı amaçlamıştır. Koşu güzergahında bulunan bölgelerde sisu ile ilgili etkinlikler düzenlemiş, okul ziyaretlerinde bulunmuştur. Lahti’ye göre sisu ile potansiyelini açığa çıkararak duygusal ve fiziksel şiddete son verilebilir. Sisu felsefesi benimsenerek güçlü bir hoşgörü ortamı oluşturulabilir.
