1. Anasayfa
  2. Kültür

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni


0

Saatlerin tarihi uzun bir dönemi kapsıyor ve yüzyıllar boyunca çok farklı saat türü kullanıldığı biliniyor. Tarihçiler saatin ilk kullanım tarihi konusunda hemfikir değildir. Ancak kelime olarak saat 14. yüzyılda (yaklaşık 700 yıl önce) kullanıldı. Latince‘deki bell (clocca) kelimesinden türediği tahmin edilmektedir. Tarihçiler, 5000-6000 yıl önce Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki medeniyetlerin takvim kullanmak yerine saat kullanımına başladığını düşünmektedirler. Tik tak sesleriyle zamanı bize hatırlatan ve zaman yönetimi yapmamızı sağlayan saatlerin tarihsel serüveni araştırmamızı sizler için yaptık. Keyifli okumalar dileriz!

1. Güneş Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Saat icat edilmeden önce, güneş saati tek zaman kaynağıydı. Arkeolojik buluntularda bilinen saatler, MÖ 1500’lü yıllarda Mısır’daki güneş saatleridir. Aynı dönemde güneş saatleri modern Rusya topraklarında keşfedildi. Bir firavunun onuruna inşa edilen tapınaklara yerleştirilen, güneş saati olarak kullanıldığı sanılan eski dikilitaşların bugün sadece bir anıt olarak hizmet ettiği düşünülüyor. Yine Çin’de güneş saatleri eski zamanlardan beri vardı, ancak tarihleri hakkında az şey biliniyor. Eski Yunanlıların, güneş saatinin birçok ilke ve biçimini geliştirdikleri bilinmektedir. Güneş saatlerinin Yunanistan’a Anaximander tarafından tanıtıldığına inanılıyor. Yunanlılar, geometri bilimini geliştirmiş ve güneş saati keşfetmiş, geliştirmek için birçok çalışma yapmışlardır. Romalılar ise çok büyük bir güneş saati inşa ettiler. Ortaçağda, zaman tutma teknolojisi Avrupa’da dururken veya unutulurken, İslam dünyasında hem İslam’ın Altın Çağı hem de ne zaman dua edileceğini belirlemek için önemli olduğu için ilerledi.

2. Kum Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Kum saati, zamanı ölçmek için kullanılan bir türdür. Üst kısımdan, alt kısma akışa izin veren dar bir boyun ile dikey olarak bağlanmış iki camdan oluşur. Tipik olarak üst ve alt simetriktir, böylece kum saati aynı süreyi ölçer. Bir kum saatinin ölçtüğü süre, içindeki maddenin miktarı, iriliği, boyutu ve boyun genişliği gibi faktörler ile belirlenir. Eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından kullanılmış olabilir, ancak tarih iki kültürün de camı yapacak teknolojiye sahip olduğu bilinmemektedir. Antik Roma Senatosu’nda zaman konuşmaları için kum saatlerinin kullanıldığı düşünülmektedir. Kum saati, güvenilir ve doğru bir zaman ölçüsüdür. 15. yüzyıldan itibaren kum saati denizde, kilisede, sanayide ve aşçılıkta çeşitli uygulamalarda kullanılmaya başlandı. Kum saati hala yaygın olarak mutfakta yumurta zamanlayıcı olarak kullanılmaktadır. Üç dakika süreli kum saatleri için “yumurta zamanlayıcı” adı kullanılır. Hediyelik eşya olarak yaygın bir şekilde satılmaktadır. Kum sayaçları bazen oyun turlarında zaman belirlemek için Pictionary ve Tabu gibi oyunlarda kullanılır.

3. Su Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Su saatleri, en eski zaman ölçme yöntemlerinden biridir. Kâse şeklinden çıkış, su saatinin en basit şeklidir. MÖ 16. yüzyılda Mısır, İran ve Babil’de kullanıldığı bilinmektedir. Çin ve Hindistan dâhil dünyanın diğer bölgelerinde de kullanımına dair kanıtlar vardır. Bir su saati, zamanı ölçmekte su akışını kullanır. Bu tür saatleri incelemek için Torricelli yasası kullanılır. İki tür su saati vardır. Çıkış suyu saati, kap suyla dolar ve kaptan eşit bir şekilde boşaltılır. Bu kap, süreyi göstermek için kullanılan işaretlerle kaplıdır. Su kaptan çıkarken, bir gözlemci suyun işaretler ile aynı seviyede olduğunu görebilir ve zamanı söyleyebilir. Giriş suyu saati, temelde aynı çalışmaktadır. Ancak kaptaki su dışarı akmak yerine, işaretli olan kabı su ile doldurur. Kap doldukça, gözlemci suyun işaretlerle buluştuğunu görebilir ve zamanı söyleyebilir. Günümüzde bazı saatler “su saatleri” olarak adlandırılır, ancak farklı çalışırlar. Zaman sarkaç tarafından yönlendirilir ve ekranlarında su bulundurmak gibi amaçlar için suyu kullanırlar.

4. Kolye Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Tik tak sesleriyle zamanı bize hatırlatan saatlerin tarihsel gelişim serüveni 15. yüzyılda vücuda takılmak üzere yapılan saatlerin apokrif hesapları ile başladı. Bu dönemde Leonardo da Vinci, saatlerde yayları çalıştırmak için ağırlık yerine yay kullanmayı içeren tasarımlar çizmiştir. Taşınabilir saatler, 15. yüzyılın başlarında zembereğin icadıyla mümkün hale geldi. Nürnberg saat ustası Peter Henlein saatin mucidi olarak anılır. Vücuda takılan ilk saatler kolye olarak takılan süslü saatler yapan Alman ustalarından biriydi. Bunlar, birkaç inç çapında, kazınmış ve süslenmiş, davul şeklinde, silindirik pirinç kutulardı. Genellikle menteşeli bir pirinç kapağa sahipti. Izgara işi ile dekoratif olarak delinerek açılmadan zaman okunabilirdi. 1550’den sonra vidalar kullanılmaya başlanana kadar konik pimler ve takozlarla bir arada tutulmuştur. 1571 yılında Kraliçe Elizabeth hayat arkadaşı ve olası sevgilisi Robert Dudley’den çalışan bir “kol saati” hediye almıştır. Saatler tam doğru çalışmıyordu. 1680 yılından sonra geliştirilerek günde yaklaşık 10 dakika kaybederek kadrana bir dakika ibresinin eklendi.

5. Cep Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

17. yüzyılda stiller değişti ve erkekler kolye yerine ceplere saat takmaya başladı (kadın saati 20. yüzyıla kadar kolye olarak kaldı). Bu sadece bir moda veya ön yargı meselesi değildi. O zamanın saatleri, elementlere maruz kalmaktan dolayı bir şekilde cepte taşınırsa güvenliği sağlanarak zarar görmekten korunabilirdi. Ceplere sığmaları için şekilleri, keskin kenarları olmayan yuvarlak ve düzleştirilmiş tipik cep saati şekline dönüştü. Daha sonra 1800’lü yıllarda Kraliçe Victoria’nın eşi Prens Albert, cep saatini bir klips aracılığıyla erkeğin dış donanımına sabitlemek için tasarlanan ‘Albert zinciri’ aksesuarını halka tanıttı. Cep saatlerinde zaman tutma mekanizması, 13. yüzyılda icat edilen saatlerde kullanılanla aynıydı. Bununla birlikte; zemberek, ağırlıkla çalışan saatlerde bulunmayan bir hata ortaya çıkardı. Yayın sağladığı kuvvet sabit değildi. Bu nedenle ilk saatlerde çalışma sırasında zemberek aşağı inerken yavaşladı. Bu eş zamanlılık eksikliği, tarih boyunca mekanik saatleri rahatsız etmeye devam etti.

6. Kol Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

1900’e gelindiğinde, bu ilerlemelerle, kaliteli saatlerin hassasiyeti, doğru şekilde ayarlanmış, günde birkaç saniye hatayla zirveye ulaştı. Connecticut’ın Naugatuck Vadisi’nde bulunan şirketlerin çoğu Amerikan saat endüstrisine girdi. Milyonlarca saat üretmeye başladı ve bölgeye “Amerika İsviçre’si” takma adını kazandırdı. Waterbury Clock Company, başta Avrupa olmak üzere hem yurt içi hem de yurt dışı satışlarıyla en büyük üreticilerden biri haline geldi. Bugün Timex Group USA, bölgede kalan tek saat şirketidir. Kaiser Wilhelm (Almanya), Alman deniz subayları için 2000 kol saati üretilmesini emretti. Kol saatlerinin ilk ticarileştirilmesi olmasıyla dikkat çekicidir. Yine bu dönemde Cenevre’den Francois Borgel, su geçirmez saat versiyonunun patentini aldı. Tik tak sesleriyle zamanı bize hatırlatan saatlerin 20. yüzyılda mekanik tasarımı standart hale gelerek tarihsel serüveni devam etti. Malzeme ve üretim yöntemlerinde ilerlemeler kaydedildi.

7. Mevsimsel Zaman Saati

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Geleneksel mevsimsel Japon saati, üretilen eşsiz bir mekanik saattir. Bu geleneksel Japon saati, Avrupa’dan gelen mekanik bir saate dayanır. Japonya’da kullanılan bir zaman sistemine uygun olarak üretildi. Şu anki zaman sistemimizde, “sabit zaman sistemi”, bir günün uzunluğunu eşit parçalara veya saate bölmüştür. Japonya’da 1868 – 1912 yılına kadar kullanılan “mevsimsel zaman sistemi” bir günü gündüz ve geceye böler ve ardından da her ikisini altı kısma ayırırdı. Bir günün uzunluğunun mevsimden mevsime değişmesinden, mevsimsel zaman saatinin tüm yıl boyunca gün ışığı saatleriyle uyumlu kalması için sürekli olarak ayarlanması gerekiyordu. Japonya’nın mevsimsel zaman sistemi gibi eskimiş sistemlerle zaman tutmak için yapılan saatler dünyada oldukça nadirdir. Japonya’nın geleneksel ve mevsimsel saatleri 200 yıldan fazla üretiliyor ve kullanılıyor. Bu saatin şekilleri de dönemin yaşam tarzına göre ayarlandı. Fener saatleri, sütun saatleri ve hap kutusu cep saatleri üretildi. Birçoğu sanat eseri olarak göze çarpıyordu ve denizaşırı ülkelerde de büyük saygı görüyordu.

8. Mekanik Saat

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Galileo Galilei, 1583 yılına gelindiğinde sarkacın eş zamanlı olmasını keşfetti. Bu, periyodik hareket ile kontrol edilemeyen mekanik saatlerin çağından, sabit bir döngüde sürekli salınım ile hareket eden mekanik saatlerin çağına dönüm noktası oldu. Galileo, 1637’de eş zamanlı sarkaçlı saat tasarladı, ancak tamamlamadı. 1656’da, Galileo’nun ölümünden on dört yıl sonra 1656’da, Christiaan Huygens saat için taçlı tekerlekli bir sarkaç kullanarak ilk sarkaçlı saati icat etti. Saatte eş zamanlı bir sarkaç kullandı ve sarkacın her iki tarafına dengeleyiciler yerleştirdi. Galileo tarafından keşfedilen sarkacın belirli bir koşulu vardı. Bu, sarkacın bir eğri içinde salındığı sürece eş zamanlı olmasıydı. Sarkacın genişliği çok büyük olursa, sarkaç eğriyi terk edecektir. Eski saatler için, yaklaşık 15 dakikalık günlük bir hata normal sayılırdı, ancak sarkaçlı saatin icadıyla bu, günde sadece birkaç dakika ile büyük ölçüde iyileştirildi. Tik tak sesleriyle zamanı bize hatırlatan aksesuar olarak kullandığımız saatlerin tarihsel serüveni bu gelişme günümüze geldi.

9. Atomik Saat

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Diğer araştırmaların önüne geçen, ultra yüksek hassasiyetli olan atom saati araştırma ve geliştirme çalışmaları ilerleyerek devam ediyor. Atomik fıskiye tipi, elektromanyetik dalgaların yayıldığı ölçüm süresini uzatmak için tasarlanmış ışın tipi bir saattir. Geliştirildiği zamandan beri, geleneksel atom saatine göre çok daha yüksek doğruluğu ile dikkat çekti. Bununla birlikte, Fransa’daki ilk ortaya çıkış ve gelişmesinin üzerinden 24 yıl geçtiği için, biraz eski bir teknolojidir. Araştırmalar optik yönteme geçtiği için şu anda sadece birkaç araştırmacı bu teknoloji üzerinde çalışma yapıyor. Üretilen ilk atom saati yaklaşık 2 m. uzunluğunda idi. O zamandan beri, doğruluğu ve boyutu küçültmek için birçok araştırma yapıldı. Son yıllarda, tek bir çipe uyan atomik saatler kullanılabilir hale geldi. En son saatin boyutu sadece 4 cm. kareye kadar indi ve bazıları 100 mw gibi düşük bir güçte çalışabilir hale getirildi. Bazı saatler de 30 milyon yılda bir saniyelik bir doğruluğa ulaştığı biliniyor. Bu teknolojinin gelecekte çeşitli cihazlara uygulanmasını bekliyoruz.

10. Dijital Saat

Tik Tak Sesleriyle Zamanı Bize Hatırlatan Saatlerin Tarihsel Serüveni

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1956 yılında bilinen ilk dijital saat icat edildi. DE Protzmann ve ortakları tarafından da 23 Ekim’de tescil edildi. Daha sonra dijital saat iyileştirme çalışmaları devam etti. 1970 yılında, orijinalinden az hareketli parça kullanılarak başka bir dijital saatin patenti alındı. Yine aynı yılda LED ekranlı üretilen ilk dijital kol saati icat edilerek seri olarak üretildi. Hamilton Watch Company tarafından ortaya çıktılar ve Pulsar olarak adlandırıldılar. Oldukça pahalı çıkan ilk fiyatlarına rağmen dijital saatin popülaritesi piyasaya sürülmesinden itibaren istikrarlı bir şekilde arttı. O zamanlardan beri çok farklı türde dijital saat icat edildi ve popülariteleri katlanarak arttı. Günümüzde muhtemelen her birimizin, ister bir aletin parçası olsun isterse telefonlarımızda, arabamızda kullanabileceğimiz bir tür dijital saati vardır. Elli yıldan daha kısa bir süre önce icat edilmesine rağmen cihazın bu kadar yaygın hale gelmesi kesinlikle şaşırtıcı.

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    destekledim
    Destekledim