Yüce Türk ulusunun savaşçı bir gelenekten geldiği hepimizin malumudur. Uzak Asya’dan Anadolu’ya süren yolculuğu türlü güçlüklere sahne olmuştur. Ancak bu güçlükler aziz milletimizi yıldırmamış aksine bu güçlüklerle genç yaşlı, kadın erkek demeden mücadele etmiştir. Nice yiğitler yetiştiren Türk kadını vatan savunmasında evlatlarını cepheye göndermekte tereddüt etmediği gibi kendi de ihtiyaç halinde cepheye koşmaktan geri durmamıştır. Bu yönüyle de tarihi çetin mücadelelerle geçmiş bir milletin evlatları olarak ne kadar gurur duysak azdır. Şanlı tarihimizde kadının gücünü toplumsal hayattan cephelere, sorumluluk üstlendiği her alana büyük bir özveriyle taşıyan değerli isimler hakkında sizlere önemli bilgiler verdik. Keyifli okumalar!
1. Nene Hatun
Nene Hatun, 1857 yılında Erzurum’da dünyaya geldi. 93 Harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında henüz yeni doğmuş bebeğini beşikte bırakarak Rus ilerleyişini durdurmak için cepheye koştu. Erzurum halkının cansiparane mücadelesiyle Aziziye tabyaları Ruslardan geri alındı. Nene Hatun, 4 erkek 2 kız evlat sahibi oldu. 3 oğlunu 1. Dünya Savaşı’nda şehit verdi. Cumhuriyet ile birlikte Kırkgöz soyadını aldı. Üstün cesareti kendinden sonraki nesillere örnek oldu. 8 Mayıs 1955 tarihinde yılın annesi seçildi. 22 Mayıs 1955 yılında zatürre nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşama veda etti.
2. Fatma Seher Erden
1888 yılında Erzurum’da doğdu. Eşi Binbaşı Derviş Bey’dir. Milli mücadelenin en bilinen savaşçılarından biridir. Milli Mücadele döneminde oğluyla beraber İzmit’de çarpıştı. 1. Dünya Savaşı’nda aktif olarak savaştı. Yurdun pek çok yerinde vatan savunmasına bizzat cepheden vuruşarak katkı verdi. Sayısız çarpışmaların birinde göğsünden yaralandı. Kara Fatma ismi bizzat Mustafa Kemal tarafından kendisine verildi. Üstün gayret ve başarılarından ötürü üsteğmen rütbesine terfi ettirildi. Kendisine bağlanan maaşı Kızılay’a bağışladı. Cumhuriyetin ilanından sonra özverisi ve cesareti nedeniyle madalya ile onurlandırıldı. 1955 yılında hayata veda etti.
3. Şerifie Bacı
Şerife Bacı, vatan savunmasına dokuz aylık bebeğiyle birlikte katılmış yiğit kadınlarımızdan biridir. İnebolu’dan alınan cephaneleri cepheye ulaştırmak için çabalayan yurtseverlerle birlikte ağır kış şartlarında kağnılarla yollara düştü. Evladı için cephanelerin arasına otlardan döşek yaptı. Çocuğu üşümesin ve de silahlar ıslanmasın diye de kazağını üzerlerine örttü. Soğuk havaya daha fazla dayanamayan Şerife Bacı, vatan ve istiklal yolunda donarak henüz 21 yaşında şehit oldu. Tarihimizde yurt savunması için gerekirse hayatını hiçe sayan Türk kadınının gücünü bir kez daha bizlere gösteren cepheye kucağında evladıyla cephane taşıyan değerli isimler bağımsız Türk devletinin temellerini attı.
4. Münevver Saime
Edirne doğumlu Münevver Saime Hanım, aslen Kafkas muhacirlerindendir. Milli Mücadele başladığı sırada Darülfünûnda öğrencidir. İşgalleri protesto amacıyla Kadıköy mitinginde yaptığı bir konuşmadan ötürü işgal kuvvetleri tarafından tutuklandı. Bir şekilde tutukluluk halinden kurtulduktan sonra eşiyle birlikte Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele safhalarına katıldı. Garp cephesinde özellikle istihbari alanda önemli görevler üstlendi. Hizmetlerinden ötürü İstiklal Madalyası ile taltif edildi. Savaşın ardından eşiyle birlikte İstanbul’a geri döndü ve Beyoğlu Kız Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951 yılında hayata veda etti.
5. Halime Kocabıyık (Halime Çavuş)
Henüz 14 yaşında Milli Mücadele safhına katıldı. Erkek tıraşı olup erkek kıyafetleri giymesi sebebiyle uzunca bir süre kadın olduğu anlaşılmadı. Bu sebepten kendisine Halim Çavuş dendi. İnebolu’dan Anadolu’ya cephane sevkiyatında önemli hizmetler etti. Cephelerde bizzat görev aldı. Hatta bir borbardıman sırasında yaralandı. Atatürk’ün davetiyle Çankaya Köşkü’nde ağırlandı. Kendisi İstiklal Madalyası ile taltif edildi ve gazi unvanı aldı. Aynı zamanda çavuş kıyafeti hediye edildi. Soyadı kanununun yürürlüğe girmesinin ardından Kocabıyık soyadını aldı. Vatana hizmetlerinden ötürü kendisine 1949 yılında maaş bağlandı. 1976 yılında yaşama veda etti.
6. Halide Edip Adıvar (Halide Onbaşı)
Türk edebiyatına verdiği sayısız eserleri ile tanıdığımız, özellikle milli mücadele dönemini konu alan romanları ile hafızalarımızda yer etmiş olan Halide Edip Adıvar da bizzat cephede, vatan savunmasında aktif rol almış kadın aydınlarımızdandır. Her ne kadar bir dönem manda fikrine sıcak bakmış olsa da Atatürk ve silah arkadaşlarının azmi ve kararlılığından etkilenerek milli mücadele safhına geçti. Gönüllü olarak vatan savunmasında yer almak istemesi üzerine Garp cephesine tayin edildi. Burada gösterdiği üstün gayretleri sebebiyle onbaşı rütbesine terfi etti. Cephede edindiği izlenimlerin fikir hayatına ve eserlerine önemli etkileri oldu.
7. Emir Ayşe Hanım (Çete Ayşe)
1894 senesinde Aydın’ın İmamköy köyünde dünyaya geldi. 1915’te Çanakkale Savaşı’nda eşi şehit oldu. Bunun üzerine baba ocağına geri döndü. Yunanlıların Aydın’ı işgali üzerine kocasından kalan elmas küpelerini bozdurup silah satın aldı ve ardından Yörük Ali Efe’ye katıldı. Aydın düşman işgalinden kurtulana dek vatan savunmasına devam etti. Vatan savunmasında gösterdiği başarılar ve üstün hizmet neticesinde Mustafa Kemal’in önerisiyle TBMM tarafından Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyasına layık görüldü. Hayatı Çete Ayşe adlı sinema filmiyle beyaz perdeye aktarıldı. Vefat ettiği 1967 yılına dek İmamköy’deki mütevazı evinde yaşamını sürdürdü.
8. Gördesli Makbule
1902 yılında Gördes’te dünyaya geldi. Eşi Halil Efe Kuvayı Milliye milislerindendi. Henüz yeni evlenmişken eşi Yunan işgalini önlemek için Kuvay-ı Milliye’ye katıldı. Evinde oturup kocasının yolunu beklemektense onun ardından milislere katıldı. Geri dönmesi için ikna etmeye uğraştılarsa da başarılı olamadılar. Eşiyle birlikte omuz omuza birçok çarpışmaya katıldı. Kocayayla mevkiinde düştükleri bir pusu da arkadaşlarının geri çekilmesini önlemek adına ileri atıldı ve başından vurularak şehit oldu. Tarihimizde bütün varlığıyla mücadele eden, kadının gücünü cephelere taşıyan nice değerli isimler şehitlik yolunda da bir dakika tereddüt etmedi.
9. Kılavuz Hatice
Adana ve çevresinde Fransızlara karşı verilen mücadeleye gönüllü olarak katılmıştır. Fransız kuvvetleri Pozantı’da Türk kuvvetleri tarafından etrafı çevrildi. Bu durum Fransız kuvvetlerinin ilk taarruzda yok olması anlamına geliyordu. Fransız kumandan, birliklerini bu bölgenin dışına çıkarmak gerektiğinin farkındaydı. Bunun için hızlıca bölgeden çıkmak istedi. Kılavuz Hatice, ufak bir ücret karşılığında onları gece vakti bölgeden çıkarabileceğini bildirdi. Fransız kumandanı bu piyangoyu memnuniyetle kabul etti. Ancak Kılavuz Hatice onları bölgeden çıkarmak yerine Karaboğazı denilen bölgede Türk pususunun içine götürdü ve derhal orayı terk etti. Fransızlar Türk milisleri tarafından ağır kayba uğradı.
10. Tayyar Rahmiye
1890 yılı Osmaniye Kayalı köyü doğumlu olan Tayyar Rahmiye, Sykes Picot Antlaşması hükümlerince Anadolu’nun güneyinin Fransızlar tarafından işgal edilmesi üzerine 1920 yılında Kuvay-ı Milliye birliklerine katıldı. 9. Tümende Fransızlara karşı savaştı. Keşif, kundakçılık gibi birçok görevde başarıyla hizmet etti. Fransızlar tarafından ele geçirilen demir yolu hattını havaya uçurdu. Bu sayede Fransızların ikmal hattını ciddi zarara uğrattı. Tayyar (uçan) lakabını bir Fransız karargahına yaptıkları saldırı sırasında ateş hattında kalan arkadaşlarını korumak için atılıp şehit olması nedeniyle aldığı rivayet edilir.
