Türkiye Cumhuriyeti’nin en önde gelen sembollerinden, ülkenin kaderini ve tarihin seyrini değiştirmiş savaşların ardından yazılmış bir marş, İstiklal Marşı! Her bir cümlesiyle adeta yüreklerimize dokunan bu marş, defalarca okunmasına rağmen her seferinde aynı şevk ve coşkuyla okunmaktadır. Milletimiz için bu kadar kıymetli olan bu milli şiirin yazılış öyküsü de oldukça kıymetlidir. DergiCE olarak siz değerli takipçilerimize milli şiirimiz olan İstiklal Marşı’nın yazılış öyküsü yazısını hazırladık. Keyifli okumalar!
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahraman şehitleri ve milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u sevgi ve saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun!
1. TBMM’nin Milli Marş Arayışı
Yaşanan ihtilal ve savaşlar sonrasında meclis hükümeti yeni ordular oluştururken onları güçlü tutmak, iyi hissetmelerini sağlayıp morallerini düzeltmek istemekteydi. İşte tam da bu doğrultuda hem orduyu hem halkı derinden etkileyecek, onları daha da güçlendirecek bir milli marş arayışına girer. Bu arayış içindeyken gazete ilanıyla bir yarışma düzenleneceği bildirilir. Buradaki amaç en duygulu olan şiiri seçebilmektir.
2. Şiir Yarışması
O dönemin eğitim bakanı Rıza Nur, bu yarışma fikrini ortaya atan kişidir. Milletlerin böyle zor zamanlarda en güzel milli marşları yazacağına inandığından ortaya iyi bir sonucun çıkacağını düşünüyordu. Yarışmaya toplam 724 kişi katılmış ama hiçbirinin şiiri beğenilmemiştir. Mehmet Akif, milli marş arayışının olduğu bu önemli yarışmaya katılmak ister tabi ama para ödülü olduğunu duyunca katılmaktan vazgeçer. Hâl böyle olunca, bunu duyan Hamdullah Suphi Bey onu ikna etmek için bir mektup yollar.
3. Mehmet Akif’in Vatan Aşkı
Ankara’nın soğuğunda üstüne giyecek bir paltosu bile olmayan –arkadaşı Şefik Kolaylı’nın paltosunu giyinen- Akif, maddi sıkıntılar yaşamasına rağmen para ödülü olan ve kendisinin kesinlikle kazanacağı bir yarışmaya katılmayı istemez. Ona göre vatan, millet uğruna yapılan hiçbir şeyde karşılık beklenmez, canla başla yapılır. Para ödülünü almamak şartıyla Hamdullah Suphi Bey’in isteğini geri çevirmez. Bundan önce yazdığı eserlerinin çoğunluğu da zaten halkın ve milletin duygularını kabartan, vatan millet aşkının önemi vurgulayan eserlerdi. Sadece eserleriyle değil yaptıklarıyla da bu önemi vurgulamıştır. Camilerde konuşmalar yaparak, gazete-dergilerde yazılarını yayımlatarak, çeşitli topluluklarda konuşmalar yaparak vatan, bayrak, millet gibi kavramların değerinin anlaşılmasını sağlamıştır. Şüphesiz bu marşı ondan daha iyi yazacak kimse yoktu!
4. İstiklal Marşı Yazılıyor!
Atatürk’ün isteği ve Hamdullah Suphi Bey’in mektubu üzerine ikna olmuş, yazmaya karar vermişti. O sıralarda ikamet ettiği Taceddin Dergâhı’nda yazmaya başladı kahraman ordumuza ithaf ettiği İstiklal Marşı’nı. Ankara’da yazdığı şiirleri hep burada yazmıştı. Odanın bir köşesinde oturmuş, elinde kağıt ve kalem… Ne düşünceler ne hislerle yazıldı da bu denli muntazam oldu dedirten milli marşımız işte bu odada satırlara dökülmeye başladı. Şiir yazmakta çok dikkatli olan Akif, milli marşı yazarken daha da özenliydi bu sefer yazıyor, siliyor, düşünüyor tekrar yazıyor… İşte o güzel şiirler öyle kolay yazılmıyor çok uğraş ve zaman gerektiriyordu.
5. İstiklal Marşı’nın Kabulü
Hamdullah Suphi Bey, Akif’in şiirini meclis kürsüsünde okudu. Şiir o kadar beğenildi ki alkışlar eşliğinde tekrar tekrar okunması talep edildi. Marşın resmen kabul tarihi 12 Mart 1921’dir. O gün de oylama sonucu kabul edildikten sonra yine okundu ve meclis hükümeti ayakta dinleyerek coşkuyla karşıladılar. Yarışma ödülü olan para ise Hilâl-i Ahmer’e bağlı Darülmesai adındaki yardım derneğine bağışlandı. İşte milli şiirimiz olan İstiklal Marşı’nın yazılış öyküsü bu şekilde.
6. Mehmet Akif’in Gözünde İstiklal Marşı
Mehmet Akif, bu marşı “kahraman ordumuza” adadığı için hiçbir kitabına eklemedi. İstiklal Marşı; vatanı uğruna canını hiçe sayan, milleti için her şeyi yapacak olan korkusuz ve güçlü ordumuzun marşıdır. İstiklal Marşı; ordusuna her daim destek olan, kadın-erkek demeden tüm zorluklara göğüs geren vefakar, candaş halkın marşıdır. İstiklal Marşı; halkı, ordusu ve milleti için elinden gelenin en iyisi yapan, onları koruyan, birlik beraberliği sağlayıp ülkemiz için her daim en iyisi için uğraşan devletin marşıdır. Marşı yazdıktan çok zaman sonra hastalanan Akif’i ziyarete gelenlerden biri İstiklal Marşı hakkında “tekrar yazılsa daha iyi olmaz mı?” şeklinde muhabbet açar bunun üzerine Akif’in cevabı çok nettir: “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!”
