Aşk kutsaldır ve en büyük aşk hikâyeleri, hayatlarımızda her zaman derin izler bırakır. Kimisi aşkıyla huzurlu olmak isterken kimisi tutku ve şehvetli aşk yaşamak ister. İlk görüşte âşık olan, yıllar sonra tekrar bir araya gelen ya da aşkının ölümsüzleşmesini isteyen kişiler aramızda yaşıyor. Aşkın tarifi ise herkes için farklıdır. Romeo ve Juliet ya da Leyla ile Mecnun’a göre farklı anlamlar taşıyabilir. Bu içeriğimizde sizler için doğru olduğuna inanmakta ve anlamakta güçlük çekeceğiniz enteresan aşk hikâyeleri listesi hazırladık. Keyifli okumalar!
1. Dashrath Manjhi ve Falguni
Senin için dağlar deler yol açarım diyerek aşk sözleri söyleyen kişiler mutlaka hayatınıza girmiştir. Fakat bunu daha önce gerçekten yapan birisi olduğunu bilmelisiniz. Bu kişi doğru olduğuna inanmakta ve anlamakta güçlük çekeceğiniz enteresan aşk hikâyeleri kahramanımız Dashrath Manhji. Hindistan’ın Gehlour köyünde yaşayanlar hastane, okul su ihtiyacı ve çalışmak için en yakındaki yerleşim yerine ulaşabilmek için 75 km’den fazla bir dağı aşmak zorundalardı. Manjhi geçimini sağlayabilmek için her gün o mesafeyi katetmek zorundaydı. Çok sevdiği karısı ise her öğlen aç kalmaması için Manjhi için o yolu yürüyerek yemek getirirdi. Dahrath Manjhi böyle bir günde beklediği saatte karısı Falguni’nin gelmemesi üzerine merakla onu aramaya başladı. Ancak onu bulduğunda kanaması vardı ve ağır yaralı idi. Olaydan kısa bir süre sonra Falguni ani şekilde rahatsızlandı ve hastaneye yetişemediği için vefat etti. Bunun üzerine ailesinin üç keçisini satarak çekiç ve levye satın alan Manjhi, aşkı için ve kimsenin onun gibi sevdiği birisini kaybetmemesi için dağı oymaya başladı. Başladığında köy halkı dalga geçmeye başladı. Fakat sıkı çalışmayı bırakmayan Manjhi kısa sürede fikirlerin değişmesine neden oldu. Köy halkının da yardımıyla 360 kilometrelik ve yaklaşık 10 m genişliğindeki yolu 22 yılda tamamlamayı başardı. Gehlour köyünden yürüdükleri mesafeyi yalnızca 5 km’ye indirerek çevrelerindeki 60 köye de yarar sağlamış oldu. Maalesef halkının kaderini değiştirmeyi başaran Manhji kansere yenik düştü ve 1 yıl sonra öldü. Dağ adamı olarak bilinen Dahrath Manjhi aşkı için dağları yıkan adam olarak anılmaya devam etmektedir.
2. Faizul Hasan Qadri ve Tajammuli Begüm
Hindistan’ın Agra şehrinde 5. Babür İmparatorluk hükümdarı Şah Cihan Tarafından Eşi için yapılmış olan Tac Mahal aşkın özü olarak bilinmektedir. Mini Tac Mahal olarak da bilinen Faizul Hasan Qadri tarafından yaptırılan gerçek adı ile Maqbara Yadgare Mohabbat Tajammuli Begüm de aşkın özünün adeta bir kopyasıdır. Hindistan’ın Uttar Paradesh bölgesinde Bulancak köyünde yaşayan 77 yaşındaki Qadri eşi Tajammuli Begüm için aşk anıtı sözü verdi. Qadri ile dayısının 14 yaşındaki kızı Begüm 1953 yılında evlendiler. Qadri 58 yıl boyunca süren evlilikleri boyunca çocuğu olmayan ve öldükten sonra unutulmaktan korkan eşi Begüm’e bir türbe yapacağına dair söz verdi. 2011 yılında Tajammuli Begüm boğaz kanserinden dolayı hayatını kaybetti. Bunun üzerine verdiği sözü gerçekleştirmek isteyen emekli posta müdürü 81 yaşındaki Faizul Hasan Qadri mini Tac Mahal anıtını yapmıştır. Ancak Qadri anıtın hiçbir zaman Tac Mahal’a benzemesini istemediğini hatta tam aksine turizm merkezi haline gelen Şah Cihan’ın yapısı aksine, yalnızca karısına sevgisinin tapınağı olmasını istiyor. Ana yoldan görülebilen anıt, yeşil bir alan ortasında, etrafında dört sütun bulunan çıplak bir yapıdır. Tac Mahal’den farklı olarak odaları sekiz köşeli değil sadece Begüm’ün mezarının bulunduğu 4 köşeli basit bir yapı. Ancak yapı maddi yetersizlik yüzünden durdurulmuş ve Qadri’nin trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi üzerine tamamlanamamıştır. Yakınları tıpkı Şah Cihan gibi Qadri’yi de karısının yanına gömmeyi planlıyorlar.
3. Chadil Deffy ve Sarinya Kamsook
Düğün, bir kadın için yaşamının en özel anısı olarak düşünülür. Thaylan’da yaşayan Sarinya için durum farklı değildi. 10 yıldır birlikte olduğu sevgilisi Chadil Deffy ile sürekli olarak evlenmeyi erteliyorlardı. Sarinya, Chadil’in evlenmeden önce eğitim hayatını tamamlamak istemesine saygı göstermesine saygı gösterdi ve planladıkları düğünlerini birkaç kez ertelediler. Bu sırada sakin bir şekilde hayatının aşkını bulduğunu düşünerek ve nihayet ömür boyunca bir yastığa baş koymak için hevesle evet diyeceği günü bekliyordu. Ancak kader Thaylandlı Chadil Deffy ve Sarinya Kamsook için başka planlar kuruyordu. Nihayet Sarinya 29 ve sevgilisi Chadil 28 yaşında iken evlenmeye karar veren çift düğün günleri için geri sayıma başlamıştı. Ancak düğün günlerinden yalnızca birkaç gün önce Sarinya bir trafik kazasında ağır şekilde yaralandı. Bazı kaynaklara göre, anında müdahale ile kurtarılabilecek zavallı genç kadın doktorun yoğun müdahale gereklilik gözlemi üzerine 6 saat bekletildi. Bu süre içerisinde ağır yaralara yenik düşen genç kadın vefat etti. Ancak Chadil sevgilisinin zamansız ölümünden sonra duyduğu derin üzüntü ile onun en büyük arzusunu yerine getirmek için alışılmadık bir karar verdi. Bu trajik aşk hikâyesinde maalesef sevgilisinin ölmüş olmasına rağmen, planladıkları düğünü devam ettirmeye karar verdi. Ocak ayının 4’ünde Budist bir törenle kız arkadaşının cesedi ile evlendi. Birkaç arkadaş ve akrabalarının katıldığı törende Chadil, sevgilisinin parmağın yüzüğünü takarken alnından öperek derin sevgi ve bağlılığını dile getirdi.
4. Carl Tanzler ve Maria Milagro De Hoyos
Carl Tanzler, tıp fakültesinden mezun olduktan ve I. Dünya Savaşından sonra eve dönerek evlenen Carl, karısı ve iki kızıyla birlikte ABD’ye yerleşti. Burada bir Deniz Hastanesinde röntgen teknisyeni olarak görevlendirildi. Evini terk etmesinden 3 yıl sonra Carl Tanzler rüyalarının gerçekleştiği bir an yaşadı. Koyu saçlı ve inanılmaz yüz hatlarıyla yarı Amerikan yarı Kübalı olan Maria Milagro De Hoyos ile tanıştı. Genç kadın annesi ile bir doktor tarafından görülmesi için hastaneye gelmişti. Çünkü 1900’lü yıllarda ölümcül olduğu düşünülen tüberküloz hastalığına yakalanmıştı. Carl teşhise rağmen hayallerindeki kadını iyileştirmek için elinden gelebilecek her yolu denedi. Fakat Maria’yı kurtaramadı. Bu arada Carl aşkını da itiraf etmişti. Sonunda vefat eden sevgilisi Maria’yı satın aldığı bir türbeye gömmüştü. İşte her şey aslı bundan sonra başladı. Hoyos’un pahalı türbesinin tek bir anahtarın vardı ve Carl’da idi. 2 yıl boyunca her gece anıtı ziyaret etti ve sonra birdenbire buna son verdi. Sonrasında Maria’nın kardeşinin şüphelenip ihbar etmesi ile korkunç bir gerçek açığa çıktı. Carl tam 7 yıl boyunca Maria’2nın cesedi ile aynı evde hatta aynı yatakta yaşamıştı. Genç kadının vücudunu çürümemesi ve güzel yüzünün bozulmaması için balmumu, Paris alçısı ve iskeleti dik tutmaya yarayan ipek ipler kullanmıştı. Kokusunu bastırmak için ise parfüm ve dezenfektandan yararlandı. En korkunç gerçek ise Carl’ın asla kabul etmediği Maia’nın bacaklarının arasına yerleştirdiği ev yapımı vajinanın bulunmasıydı.
5. Corrine Hofmann ve Lketing Leparmorijo
Doğru olduğuna inanmakta ve anlamakta güçlük çekeceğiniz enteresan aşk hikâyeleri listemizde 1960 yılında Fransız bir anne ile Alman bir babadan dünyaya gelen Corrine Hofmann var. 21 yaşında İsviçre’de kendi giyim mağazasını açan Corrine o zamanlar erkek arkadaşı olan Marco ile birlikteydi. İki sevgili Kenya’ya ufak bir seyahat düzenlediler. Seyahat sırasında Mombasa’da bindikleri feribotta kırmızı kısa bir peştamal giymiş olan, Masai savaşçısını gördü. Kaslı ve uzun vücudu ile karşı konulamaz bir erkek olduğunu düşündürüyordu. Bu uzun boylu yabancının tam adı Lketing Leparmorijo idi. Corrine onu görür görmez tamam ile kendisine ait olduğunu hissetti. Döndüklerinde sevgilisi Marco ile olan ilişkisini bitirdikten sonra, tüm eşyalarını satarak 1987 yılında Kenya’ya tekrar gitti. Gerçek aşkı olduğunu düşündüğü Lketinga’yı bulmak ve onunla evlenmek için kararını vermişti. Bu kararlılığının sonucunda onu buldu, kendisine âşık etti ve evlendi. Hatta Corrine ve Lketing’in bir kız çocukları dünyaya geldi. Birlikte Lketing’in annesinin çobanlık ile uğraşılan yerleşim yerine yerleştiler. Corrine yerel bir kadın gibi su ve odun taşıyarak yaşamayı öğrendi. Hatta satış yaptığı küçük bir dükkân bile açtı. Fakat Corrine bünyesinin alışık olmaması üzerine başta sıtma olmak üzere çeşitli sağlık sorunları ile karşı karşıya kaldı. Kocasının yerel uyuşturucu miraa kullanımına bağlı olarak paranoyaklaşan kıskançlıkları da evliliklerine ciddi zararlar verdi. Sonunda 1990 yılında kızını da alarak İsviçre’ye deri döndü. Daha sonra yaşamış olduğu deneyimleri bir kitapta toplayan Corrine, olağanüstü bir başarı kazandı.
6. Bonny ve Clyde
Babası 4 yaşındayken ölen Bonny Parker, dans etmeyi, şiir yazmayı ve dans etmeyi seven bir genç kadındı. 16 yaşına geldiğinde okulu bıraktı ve sevgilisi Roy Thorton ile evlendi ve hiç boşanmadılar. Hatta Bonny öldüğünde hala Roy ile olan alyansını takıyordu. Clyde ise Henry ve Cumie Barrow’un ikinci oğulları olarak 1909 yılında Teksas’da dünyaya geldi. Ağabeyi Clyde’ın suç hayatında önemli bir rol oynadı. Clyde suçlarına kümes hayvanları ve arabaları çalarak başladı. Daha sonra Buck ile birlikte baskınlara, adam kaçırmaya, soyguna ve hatta cinayete kadar ilerlediler. Bonny ile Clyde 1930 yılının ocak ayında ilk kez bir araya geldiler. Arkadaşlıklarının başlamasından yalnızca birkaç hafta sonra Clyde araba çalarken yakalanarak tutuklandı. Bonny, Clyde’ın isteğiyle hapishaneye silah sokup kaçmasına yardımcı oldu. Fakat yakalanarak 14 yıl cezaya çarptırıldı. Şartlı tahliye ile hapisten kurtulmasından sonra suçlarına birlikte devam eden ikili, kaçak hayat yaşamaya başladılar. Çoğunlukla konserve ile beslenme, nehirlerde yıkanma ve gece boyunca yakalanmamak için vardiyalı şekilde uyumak yaşam tasvirleriydi. Onları yakalamak için görevlendirilen Hamer, suçluları yakalamakta oldukça kabiliyetliydi ve sonları da onun elinden olacaktı. Bonny ve Clyde suçluları yakalamakta kabiliyetli Hamer ve ajanlarının kurmuş olduğu bir pusuda araçlarının içinde öldürüldü. Ancak halkın onları Robin Hood gibi bir kahraman olarak düşünmesi ve çiftin birlikte eğlenceli fotoğraflarının basına sızmasıyla oluşan ünleri vardı ve ölümleri üzüntüyle karşılandı. Ölümlerinden sonra kötü üne sahip çiftin yasa dışı ilişkisi, birçok film, dizi ve belgesel olarak yayınlandı.
7. Ted Bundy ve Carol Boone
Thedore Robert Bundy 24 Kasım 1946 yılında dünyaya gelen seri katil teriminin ilk defa kullanılmasını sağlayan kişidir. 1970 öncesinde de cinayet işlediği düşünülüyor fakat resmi kayıtlar 1974 ve 1978 yılları arasında ABD’nin birçok eyaletinde çok sayıda kadını kaçırarak tecavüz edip öldürmekten suçlu bulundu. İşlediği cinayetlerden yalnızca 30 tanesini itiraf etmiş, hapishaneden 2 kere kaçmış olan Bundy, 1989 yılında elektrikli sandalye ile idam edilmiştir. Kendi avukatlığını kendi yapmış olan seri katilimiz ayrıca basına vermiş olduğu zeki, eğlenceli ve sempatik tavırlarıyla birçok kadın hayrana sahip olmuştur. Bunlardan biri de 1974 yılında Washington Olympia’da Acil Hizmetler Bölümünde çalıştığı zamanlarda tanıştığı Carol Boone idi. Bundy gündüz kayıp kadınları armaya yardım ettiği gibi gece de bölümünün çözmek için uğraştıkları suçu işliyordu. O sırada her ikisinin de farklı ilişkileri olsa da birbirlerine ilgi duymaktan vazgeçemediler. 1977 yılına geldiğinde hapse giren Carol ile mektuplaşarak tekrar bağlantı kurdu. Hatta Bundy’nin tüm yargılanma süreci boyunca yanında olan Boone, onun suçlarını itiraf etmesine rağmen suçsuz olduğuna inanmaya devam etti. Kendi avukatlığını yapan Bundy, hapishanede evlenebilme sorunu için kanunda bir boşluk buldu. Yıllar geçtikçe birbirlerine daha çok yakınlaşan çift bir mahkeme duruşması sırasında Bundy’nin evlenme teklif etmesi ve Carol’un kabul etmesiyle resmileşti. İdam edilmeden önce izin alamamalarına rağmen ikili hapishanedeki gardiyanlara rüşvet vererek görüşüyorlardı. Bunun en büyük kanıtı Carol’un Bundy’den olan kızıdır.
8. Carl Emil Pettersson ve Prenses Singdo
Doğru olduğuna inanmakta ve anlamakta güçlük çekeceğiniz enteresan aşk hikâyeleri listemizde Carl Wilhelm ve Joanna Petterson çiftinin 6 çocuğundan biri olan Carl Emil Pettersson var. Carl, 1892 yılında henüz 17 yaşında iken deniz açılmaya başladı. 1904 yılında gemisi zarar gördü ve Tabar Adası’nın yakınlarında battı. En yakınındaki karaya yüzen genç adam bir yamyam adasına geldiğini yakalanıp krallarının yanına götürüldüğünde anladı. O dönemlerde yamyamlık pekte nadir görünen bir şey değildi. Kral Lamy’nin kızı Prenses Singdo onu görür görmez âşık oldu ve Carl’ın bir anda hayatı tekrar kurtuldu. Ölmekten bir kez daha kurtulmuş olan Carl adada yaşamaya ve Singdo ile görüşmeye başladı. Sonunda Singdo ve Pettersson 1907 yılında evlendi ve çiftin 9 çocukları oldu. Carl burada ticaret yaptı ve Hindistan cevizi tarım işletmesi kurdu. Yerliler ona Stron Charley lakabını taktılar çünkü fiziksel güç olarak gayet kuvvetliydi. Pettersson kayınpederinin ölümünden sonra tahta geçti ve kral oldu. Ne yazık ki 1921 yılında karısı lohusayken vefat etti. 1922 yılında İsveç’e giden Carl, yarı İsveçli yarı İngiliz Jessie Louisa ile tanıştı ve çocuklarının da bakımını düşünerek evlenerek adaya geri döndüler. İkinci karısı sık yaşadığı sağlık problemlerinden dolayı 1935 yılında tedavi için Avusturalya’ya gitti ve oradan İsveç’e döndü. Orada kanser ve sıtma hastalığı nedeniyle vefat etti. Bu sırada Petterson’un sağlığı da kötüleşti. 1935 yılında tedavi için İsveç’e gitmek üzere yola çıktı. Ancak yolda kalp krizi geçirerek öldü. İsveç basını Prenses sayesinde ölümden kurtulup Kral olan denizci hakkında birkaç hikâye bile yayınladı.
9. Edith Casas ve Victor Cingolani
Manken Johana 2010 yılı ağustos ayında, 20 yaşına birkaç gün kala Arjantin’de bir tarlada kafasından vurulmuş halde ölü bulundu. Bu cinayetten dolayı iki kişi tutuklandı. Biri erkek arkadaşı Marco Diaz diğeri ise tek yumurta ikizi Edith Casas’ın sevgilisi olan Victor Cingolani idi. Ayrıca Cingolani Johanna’nın eski sevgilisiydi. Ancak Marco ve Johana ölümünden birkaç saat önce bir partide birlikteydiler. 2012 yılında Cingolani cinayetten 13 yıl hapis cezası aldı. 2013 yılında sevgililer gününde Edith herkese tuhaf gelen bir karar vererek tek yumurta ikizini öldürmekten suçlu bulunan adamla evlendi. Ta olarak hayal ettiği düğün olmasa da gardiyanların tanıklığıyla dünya evine girdiler. Evlilik haberi üzerine aile dehşete düştü. Evliliği engellemek adına zihinsel yeti kontrolünün olmadığını ileri sürdüler. Fakat psikolojik değerlendirme sonucu bir problemi olmadığına karar verildi. Edith Victor için şiddet kullanacak biri olmadığını, ona kızmadığını ve birbirlerini sevdiklerini basına iletti. Victor ise Johana ile olan ilişkisinin sıkıcı olduğunu asıl ve tek gerçek aşkının Edith olduğunu belirtti. Bu sırada avukatı itiraz ederek, onun bir böceği incitemeyecek biri olduğunu ve ceset etrafında Diaz’ın sigara izmaritlerinin bulunduğunu söyledi ve Edith’in katil biriyle evlenmediğini ekledi. Ebeveynleri ise Edith’in yapacağı hiçbir açıklamanın geçerli olamayacağını ve her iki kızlarını da ölmüş olarak kabul ettiklerini ilettiler. Johana’nın Tanrı ile ve Edith’in Şeytanıyla buluştuklarını söylemeye devam ettiler. Sonuçta Victor aynı yıl hapiste çıktı hala birlikte ve mutlular.
10. Linda Riss ve Burton Pugach
23 Şubat 1937 doğumlu Linda Elenor Riss, Elizabeth Taylor’ olan benzerliği ve esmer güzelliğiyle 22 yaşında tanıştı aşkıyla. Kendisinden 10 yaş büyük olan avukat Burton N. Pugach ile. Elenor’a çiçekler göndererek ve sürekli iltifatlar ederek kalbini kazanmayı başaran Burton. İyi giden ilişkileri önce Burton’un evli ve bir kızı olduğunu öğrenmesi ile bozuldu. Daha sonra karısını boşayacağını söylediği fakat sözlerini yerine getirmediği için ayrılık kaçınılmaz oldu. Ayrılan Riss sürekli olarak tehdit almaya ve başka birisiyle olursa olacaklardan sorumlu olmadığını söyleyen Burton’a kulak asmadı. Onu NY Polis Departmanına şikâyet etti. Daha sonra Larr Schwartz adında bir adamla nişanlandı. Bunu öğrenen Burton, Riss’e saldırması için 3 adam tuttu. Saldırganlar genç kadının yüzüne kül suyu atarak bir gözünü kör etti. Diğer gözü ise ağır yaralandı. Bu suçtan 14 yıl caza aldı. Cezası boyunca Riss’e sürekli mektup yazdı. Ağır cezasından dolayı barodan da atıldı. 1974 yılında hapisten çıktığında Riss ile ilişkiye devam ettiler ve evlendiler. Dönem basınında tutku suçu olarak yer buldular. 1976 yılında aşklarını anlatan bir kitap yazdılar ve Çılgın Aşk adlı bir belgeselde konu oldular. Fakat 1997 yılına gelindiğinde Pugach yine bir kadına cinsel saldırı suçundan ve öldürmekle tehditten yargılandı. Kendi avukatlığını yaptığı duruşmada Riss tanık olarak harika ve kendisine düşkün bir koca olarak ifade verdi. Suçlamayı yapan kadın ise Burton’un 5 yıllık metresiydi. Bu suçlamadan yalnızca 15 gün hapis cezası aldı.