Türkiye’de kadınların durumu sosyal, kültürel, ekonomik ve iletişimsel açıdan incelenmektedir. Kadınların sahip oldukları geleneksel imajları ve statüleri sebebiyle karşılaştıkları engellerin en önemlisinin eğitimde fırsat eşitsizliği olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla ülkemizin en önemli sembolü olan kadınlar başta olmak üzere toplumdaki tüm bireylerin eğitim hakkına ulaşmadaki tüm şartlar ve koşullar oluşturulmalıdır. Biz de dergiCE olarak 8 Mart gününe özel Türkiye’de ilkleri yaşatan kadınlar ve yaşamlarını listeledik. Güçlü kadın güçlü toplum mottosuyla meslek hayatında başarılı olan kadınlarımızın hayatlarını okumanızı tavsiye ediyoruz. Keyifli okumalar…
1. Türkan Akyol
Peyman Türkan Akyol, 12 Eylül 1928’de İstanbul’da doğdu. 7 Eylül 2017 tarihinde Hacettepe Üniversitesi hastanesinde gözlerini yumdu. Tıp doktoru, akademisyen, siyasetçi, Türkiye’nin ilk kadın bakanı ve Ankara Üniversitesi rektörüdür. Türkan Akyol babasının subay olması nedeniyle ülkemizin birçok şehrinde yaşama şansını elde etti. Böylece ilk öğrenimini her yıl Anadolu’nun çeşitli yerlerinde okuyarak bitirdi. Lise hayatını yine İstanbul’da Eren Köy Kız Lisesinde tamamladı. 1947’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde tıp eğitimine başladı. Buradaki eğitimini 1953 yılında bitirdi. Daha sonra kısa bir süreliğine yurtdışında da çalışmalara imza attı. Türkiye’nin 33. hükümetini kuran Nihat Erim döneminde meclis dışından bağımsız olarak Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak çalıştı. Tüm bu başarı dolu hayatına dernek ve kurumlarda da çalışarak devam eden Akyol, 88 yaşında tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
2. Süreyya Ağaoğlu
Türkiye’nin ilk kadın avukatı ve kadın hakları savunucusu olan Ağaoğlu, 1903’te Azerbaycan’ın Şuşa kentinde doğdu. 29 Aralık 1989’da ise İstanbul’da vefat etti. Süreyya Ağaoğlu, ünlü düşünür ve siyasetçi Ahmet Ağaoğlu’nun kızıdır. Annesi Sitare Hanım’dır. Beş çocuklu bir ailenin en büyük çocuğudur. 1910 yılında ailesiyle Türkiye’ye göçtüler. Babasının görevleri nedeniyle çocukluk ve gençlik yılları Türk ocağı aydınları arasında geçti. 1920’de İstanbul Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra hukuk eğitimi için Darülfünun’a girdi. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başvuran ilk kız öğrenci olarak fakültenin kız öğrencilerine açılmasına öncülük etti. Böylece Türkiye’nin ilk kadın avukatı ünvanına sahip oldu. Hayatı boyunca da avukatlık mesleğini sürdürdü. Çok çeşitli diller bilen Süreyya Ağaoğlu, çok sayıda uluslararası konferansta Türkiye’yi temsil etti. Önemli sivil toplum kuruluşlarının kurulmasında rol aldı. Böylece hayatı boyunca birçok başarıya imza atan Ağaoğlu, 8 Mart gününe özel Türkiye’de ilkleri yaşatan kadınlar listemizde yerini aldı.
3. Esma Deniz
Türkiye’nin ilk hemşiresi, eğitimci, öğretmen, müdüre ve müfettişi olan Esma Deniz İbrahim, 1902 yılında Selanik-Kavala’da matbaa sahibi İbrahim Bey ve Mürüvvet Hanım’ın kızı olarak doğdu. Gençliğinde soyadı olarak babasının adını taşıdı. 1934’te Soyadı Kanunu’ndan sonra Deniz soyadını aldı. Bir yıl Kavala’da mahalle mektebine devam etti. Daha sonra Selanik’te eğitim hayatına devam etti. 1922’de Çamlıca Kız Lisesi’nde lise eğitimini tamamladı. Sonraki yıllarda Amiral Bristol Hemşirelik Okulu’na girdi. İki yıl üç aylık yoğunlaştırılmış bir hemşirelik eğitimi aldı. Ardından 1924’te okulun ilk Türk ve Müslüman kadın hemşiresi olarak buradan mezun oldu. Gösterdiği iyi performans üzerine ABD’de New York eyaletinde Columbia Üniversitesi’ne eğitim için gönderildi. 1929’da hemşirelik alanında lisans derecesini alarak tamamladı. Yabancı dile olan hakimiyeti sayesinde devletin farklı alanlarında çalışma imkanına sahip oldu. 1943 yılında açılan Türk Hemşire Derneği’nin kurucularından olup hayatı boyunca birçok hemşirelik okulunun kurulmasına da yardım etti.
4. Lale Orta
1 Ocak 1960 yılında İstanbul’da doğdu. Ailesi onu 11 yaşında spora yönlendirdi. Vefa Kulübü’nde basketbol oynadıktan sonra Türkiye’nin ilk kadın futbol kulübü olan Dostluk Spor kız futbol takımında oynamaya başladı. Burada kalecilik ve kaptanlık yaptı. Üniversite eğitimini ise Marmara Üniversitesi’nin İşletme Bölümü’nde tamamladı. Sonraki yıllarda antrenörlük kurslarına devam etti. Birincilikle bitirdiği antrenörlük kurslarının ardından Türkiye’deki ilk kadın futbol antrenörü oldu. Yaklaşık yirmi yıl erkek liglerinde futbol hakemliği yaptı. Tamamladığı doktora teziyle ülkenin ilk kadın futbol doktoru ünvanını aldı. Ayrıca Türkiye’nin ilk kadın futbol hakemi ünvanına da sahip oldu. Dünyadaki FIFA kokartlı ilk kadın hakemlerden biri olan Lale Orta, 60 uluslararası maç yönetmiştir. 2000 yılında Dünyada ve Türkiye’de Futbol Organizasyonları üzerine analitik bir yaklaşım ile Türkiye’de futbol hakkında doktora tezi yazan ilk kadın akademisyen oldu. Başarılarla dolu hayat hikayesine 2023 yılından beri Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanlığında devam etmektedir.
5. Safiye Ali
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın doktoru ve tıp eğitimi veren ilk kadınıdır. 2 Şubat 1894 yılında İstanbul’da doğdu. Babası II. Abdülhamid ve Sultan Abdülaziz’in yaverlerinden Ali Kırat Paşa, annesi ise Şeyhülharem Hacı Emin Paşa’nın kızı Emine Hasene Hanım’dır. Safiye Ali, dört kız kardeşin en küçüğüdür. Ailesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmıştır. İstanbul’da Amerikan Koleji’nde öğrenim gördü. Kolej yıllarında tıp doktoru olmaya karar verdi. Bu kararından sonra Almanya’ya giderek orada tıp eğitimi almaya başladı. Tüm zorluklara rağmen eğitimini tamamlayarak İstanbul’a döndü. Burada anne çocuk sağlığı üzerine çalışmalar yaptı. Mesleki çalışmalarının yanı sıra İstanbul’da başlayan feminist harekete katılarak Türk kadınının seçilme hakkı için de mücadele vermiştir. Daha sonra 1923’te Türkiye’nin ilk kadın doktoru olarak icazetnamesini aldı. Eşi ile birlikte muayenehane açtı. Başarı dolu bir hayattan sonra maalesef kanser teşhisi konulması üzerine Türkiye’den ayrılarak Almanya’ya yerleşti. Sağlığı el verdiği sürece mesleğini sürdürdü. 5 Temmuz 1952’de 58 yaşındayken Dortmund’da yaşamını yitirdi.
6. Büşra Ün
1994 yılında İzmir’de doğdu. Bedensel engelinin olduğu henüz 6,5 aylıkken ailesi tarafından fark edildi. Bir yıldan daha uzun bir süre kemoterapi görüp 2 ameliyat geçirdi. Tedavi sonrasında kötü huylu tümörün sinirlere verdiği hasardan dolayı belden aşağısı felçli oldu ve hayatına bu şekilde devam etmek zorunda kaldı. Lise eğitiminin ardından üniversiteyi Ege Üniversitesi’nin Spor Yöneticiliği bölümünde tamamladı. Tenis sporuna ise Şubat 2009’da başladı. Türkiye’de yaşayan Amerikalı Antrenör Diane Fowler’ın kendisine oldukça katkısı oldu. Yerelde düzenlenen birçok turnuvada başarılar elde etti. Bulgaristan’da yapılan Balkan Şampiyonası’nda birinci oldu. Kadınlar 18 yaş altı sıralamasında üçüncülüğe yükseldi. Uluslararası düzenlenen birçok tenis turnuvasına da katıldı. Kadınlar tekerlekli sandalye tenisi dünya sıralamasında ilk 28’e sonradan girdi. 2016 Rio Olimpiyatları’na katılma hakkı elde etti. Bu başarısıyla paralimpik oyunlara katılma hakkı kazanan ilk kadın milli tenisçimiz oldu. Göstermiş olduğu performansıyla 2017’de Koza Tenis Özel Ödülü’ne layık görüldü. 18 Ekim 2021 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile tenisi bıraktı.
7. Hatice Nüzhet Gökdoğan
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk bilim insanlarından biridir. Türkiye’nin ilk kadın dekanı ve gökbilimcisi olarak da bilinir. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinin kayıtlarına göre bir numaralı doktora tezine sahip, fakültedeki Astronomi Kürsüsü’nde görev yapan ilk doçenttir. 1910 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Atatürk’ün silah arkadaşlarından Tümgeneral Mehmet Zihni Toydemir ve annesi Nebihe Hanım’dır. 1928’de yatılı olarak okuduğu Erenköy Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra devlet bursu kazanarak matematik-fizik alanında lisans yapmak üzere Fransa’ya gitti. 1933 yılında Paris Üniversitesi’nde fizik öğrenimi görmeye başladı ve Paris Gözlemevi’nde staj yaptı. Yıl sonu sınavlarının ardından yurda döndü. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nin Astronomi Enstitüsü’ne doçent olarak atandı. 1940 yılında doçent ünvanını alarak fakültede görev yapan ilk Türk doçent oldu. Üniversite bahçesine gözlemevi kurulması çalışmalarına katıldı. Türk Matematik Derneği’nin ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Başarı dolu bir hayattan sonra 1980’de dekanlık ve bölüm başkanlığı görevlerini sürdürmekte iken emekli oldu. 24 Nisan 2003 tarihinde kalp yetmezliği nedeniyle hayata gözlerini yumdu.
8. Jale İnan
1914 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Türkiye’nin ilk arkeologlarından Aziz Ogan ve annesi Mesture Hanım’dır. Jale İnan ise Türkiye’nin ilk kadın arkeologudur. Eşi bilim insanı Mustafa İnan’dır. Lise öğrenimini Erenköy Kız Lisesi’nde tamamladı. Babasının mesleki gezilerine katılarak arkeoloji ile genç yaşlarda tanıştı. Aleksander von Humboldt Vakfı’nın bursunu kazanarak 1934 yılında arkeoloji okumak için Almanya’ya gitti. Bir yıl sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nden devlet bursu kazandı. 1946 yılında İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji Kürsüsü’nün kurulması için çalışmalara başladı ve bu kürsünün ilk asistanı olup Prof. Dr. Arif Müfid Mansel’in asistanlığını yapmaya başladı. 1975 yılında Klasik Arkeoloji Kürsüsü’nün Başkanı oldu. Bu görevine 1983 yılında emekli oluncaya kadar devam etti. Heykeltıraşlık sanatı üzerine antik döneme özel önemli eserler bıraktı. Son yıllarını ise parkinson hastalığı ile mücadele ederek geçirdi ve 2001 yılında vefat etti. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Başarıyla dolu hikayesinden dolayı dergiCE 8 Mart gününe özel Türkiye’de ilkleri yaşatan kadınlar arasında yer verdik.
9. Sabire Aydemir
1 Şubat 1910 tarihinde, Kastamonu’ya bağlı İnebolu’da doğdu. Annesi Firdevs Saka, babası ise Seyit Ali Bey’dir. Babasını küçük yaşta kaybettiği için annesi, İstanbul’dan getirdiği kumaşları İnebolu’da satarak ona ve ablası Zatiye Görel’e uzun yıllar baktı. Sabire Hanım, ilköğrenimini İnebolu’da tamamladıktan sonra orta öğrenimine İstanbul’da akrabalarının yanında devam etti. Erenköy Kız Lisesi’nden mezun oldu. Tıp doktoru olmak istiyordu. Ancak önüne çıkan engellerden dolayı 1937 yılında Veteriner Yüksekokulu’ndan mezun oldu. Ankara’daki Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü gibi sağlık kuruluşlarında bakteriyolog veteriner hekim olarak çalıştı. Birlikte çalıştıkları Ünyeli Hasan Tahsin Aydemir ile 1947 yılında evlendi. Samsun’a taşındılar ve iki çocukları oldu. Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünün kuduz laboratuvarında uzun yıllar çalıştı ve sonrasında buradan emekli oldu. 1984 yılında kadınların seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 50. yılına özel TBMM tarafından “İlk Kadın Veteriner Hekim” olmasına dayanarak kendisine ödül verildi. Ankara’da Temmuz 1991 tarihinde hayatını kaybetti.
10. Fatma Aliye Topuz
9 Ekim 1862’de İstanbul’da doğdu. Tarihçi ve hukukçu Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Hanım’ın kızıdır. Fransızcaya olan merakından dolayı bu dili özel dersler alarak çok iyi düzeyde öğrendi. 1877-1878 yıllarında Osmanlı ile Rusya arasında çıkan savaşta Plevne Savunmasıyla ünlenmiş Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Kolağası Faik Beyle 17 yaşındayken evlendi. Dört kızları oldu. Evliliğinin ilk 10 yılında eşinden gizli olarak kitaplar okuyan Fatma Aliye Hanım, eşinin bu konudaki tutumunun değişmesinden sonra tercümeler yapmaya başladı. Bu başarısıyla babasının dikkatini çekmeyi başardı ve kendisinden ders almaya, fikir tartışmaları yapmaya başladı. Edebiyat dışındaki ilgi alanlarından bir başkası ise yardım cemiyetleriydi. Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazılar yazdı. İlk Türk kadın romancı olmasından dolayı Amerika ve Avrupa basınında kendisinden söz ettirdi. “Udî” adlı romanı Fransızcaya; “Nisvan-ı İslâm” adlı eseri Fransızca ve Arapçaya çevrildi. Eserleri Dünya Kadın Kütüphanesi katalogunda sergilenmeye başladı. Diğer başarılı kadınlar gibi Fatma Aliye’de dergiCE 8 Mart gününe özel Türkiye’de ilkleri yaşatan kadınlarımız arasında yerini aldı. Son olarak 13 Temmuz 1936 tarihinde İstanbul’da sonsuzluğa uğurlandı.