Türkiye’de Hikayeleriyle Öne Çıkan Yöresel Türküler

5 dk okuma süresi


Türk Halk Müziği, ülkemizde Anadolu kültürünü dinç ve diri tutmayı başaran en sarsılmaz değer. Etkisi birbirinden kıymetli öyküleri geçmişten alıp günümüze getiren ve tarifsiz duyguları nesilden nesile taşımamızı sağlayan bir zaman makinesi gibi. Üstelik hikayeleriyle öne çıkan bu kıymetli yöresel türküler, Türkiye’de müzikte çok da sahip olmadığımız bir özellik olan çeşitliliğe sahip. Kuzeyden güneye, doğudan batıya her bir yörede kendine has özellikler gösteren türkülerimizi sizler için listeledik. Acı, hasret, sevda, vuslat ve sıla kokan bu hikayeleri okurken kendinizi Anadolu’nun uçsuz bucaksız doğasının, dağlarının, yaylalarının içinde bulmanızı dileriz.

1. Hekimoğlu

Ordu yöresine ait bir türküdür. Tam adı Hekimoğlu İbrahim olan Fatsalı bir delikanlının hikayesini anlatmaktadır. Gürcü Sefer Ağa’nın kızına gönlünü kaptıran delikanlı, görüşmelerinin haberi yayılınca kızın nişanlısı Seyyid Ağa’nın hedefi haline gelir. Yaşanan bir çatışmada Hekimoğlu İbrahim, Sefer Ağa’nın bir adamını öldürür. Bu olaydan sonra dağlarda kaçak yaşamaya başlar. Hekimoğlu’nun kaçak hayatı yaşadığını duyan köylüler ona kucak açarlar. Halkla iyi ilişkiler kuran ve çevresini genişleten Hekimoğlu, Sefer Ağa için bir tehdit haline gelir. Bir gün yeğenlerinin pusuya düşürüldüğünü duyan Hekimoğlu olay yerine gider. Ancak asıl pusu kendisi içindir, uğradığı saldırıda can verir.

2. Güvercin Uçuverdi (Misket)

Ankara yöresine ait olan türküye ismini meşhur bir elma türü olan “misket” vermiştir. Ankara’nın önemli efelerinden olan yakışıklı Osman Efe ve Huriye’nin aşkını anlatır. Osman Efe, Huriye’ye “Misket” takma ismini vermiştir çünkü Huriye misket ağacına tırmanıp Osman Efe’nin yollarını gözlemektedir. Fakat bir gün, yiğitliğiyle öne çıkan Kır Ağa Huriye’yi görür ve beğenir. Osman Efe ile karşı karşıya gelirler. Osman Efe’nin gücü karşısında yenilen Kır Ağa geri çekilir ve Misket’in peşini bıraktığını söyler. Olan yerinden dönenler arasında Osman Efe’yi görmek için misket ağacına tırmanan Huriye, dengesini kaybedip düşer ve oracıkta ölür. Osman Efe peşinden bu türküyü yakar.

3. Deniz Üstü Köpürür

Muğla yöresine ait türkü, Ula köyünde yaşanmış bir hikâyeyi anlatır. Bir düğünde Gülayşe’yi beğenen Osman’ın hikayesini anlatır. Görücü göndermeye cesaret bulamaz ve önce Gülayşe’yi tanımak ister. Fakat Gülayşe ile ilgili hiçbir şey bilmemektedir. O da başlar çevredeki düğünleri teker teker gezmeye. Osman’ın gezmeleri o kadar artar ki Ula’da bir düğün olduğunda gözler önce Osman’ı aramaya başlar. “Kambersiz düğün olmaz” sözü “Osman’sız düğün olmaz” ile yer değiştirir. Günlerden bir gün Osman Gülayşe’yi bir düğünde yakalamayı başarır. Ancak tek kelime edecek cesareti kendinde toplayamaz. Arkadaşlarıyla bir içki sofrasının başında bulur kendini. Eline ilk defa saz alıp bu türküyü yakar.

4. Kırmızı Gül Demet Demet

Erzurum yöresine ait bir türküdür. Ali, savaş patlak vermeden ve askere çağrılmadan önce bir güzelle evlenmiş. Daha evliliğinin kırkı çıkmadan göreve gitmesi gerekmiş. Yıllar sonra, savaşın bittiği haberini alan annesi ve gelini mutluluktan havalara uçmuşlar. Annesi tren istasyonuna Ali’yi almaya giderken gelini evle bırakmış. Ancak saatler geçmiş, vagon üstüne vagon varmış istasyona fakat Ali gelmemiş. Umudunu kesen annesi evin yolunu tutmuş. Eve geldiğinde gelinin odasından gelen sesleri duyunca içerde bir erkek olduğunu anlamış. Tüfeğini kapıp yatağa mermi yağdırmış. Yorganı kaldırdığında ise oğlunu ve gelinini vurduğunu anlamış. Olaydan sonra yollara düşen anne, bu türküyü yakmış.

5. Şen Olasın Ürgüp Dumanın Gitmez (Cemalım)

Erken yaşta Cemal ile evlenen Şerife’nin hayatı, mutlu geçen birkaç yılın ardından Cemal’in öldürülmesiyle sarsılmıştır. Ürgüp’ün Karlık köyünün varlıklı bir ailesinden olan Cemal, tuzağa düşürülerek öldürülmüştür. Çevre halkın tamamı Cemal için çok üzülmüş, ölümünün haberi kısa sürede bütün bölgeye hızla yayılmıştır. Şerife’nin Cemal’den kalan bir oğlu da birkaç yıl sonra hasat zamanı at tepmesi sonucu ölmüştür. Acısını hafifletmek isteyen şerife bu türküyü yakmıştır. Cemalım türküsü, Türkiye’de çarpıcı hikayeleriyle öne çıkan ve onlarca kültürden izler taşıyan yöresel türküler arasında Ürgüp’ü temsil etmektedir.

6. Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını

Bir zamanlar bir yörük obasında, köy ağasının oğlu Osman ile bir genç kız birbirlerine sevdalanırlar. Fakat yörük başı kızını ağanın oğluna vermek istemez. Bir gece ansızın obayı toplar ve bölgeyi terk eder. Aradan uzun yıllar geçer, kız Osman’ı hiç unutmaz. Civardan gelen geçer herkese delikanlıyı sorar. Ancak 60 yıl sabırla aradıktan sonra, yörük kızı Osman’ı tanıyan birine rastlayabilmiştir. Rastladığı kişiden Osman’a selam göndermesini ister. Osman selamı aldığında ise yüreği dağlanır. Türkiye’de yöresel türküler arasında öne çıkan acıklı hikayeleriyle yürek yakanlardan biri olan bu öykü, Sivas’ın Divriği ilçesine aittir.

7. Ela Gözlü Nazlı Yari

Adana yöresine ait olan türküyü Aşık Ferrahi kaleme almıştır. Asıl adı Mehmet Ali Metin’dir. Yanında çalıştığı ağanın kızına, Emine’ye sevdalanmasıyla hikayesi başlar. Ağa önceleri kızı Ferrahi’ye vermeyi kabul etse de çevre dedikodular onu bu fikirden caydırmış. Ferrahi de bunun üstüne yollara düşüp gurbetlerde türküler yakmaya başlamış. Otuzlu yaşlarındayken ise sağlık sorunları nedeniyle sesini kaybetmiş. Bundan sonra evlenen Ferrahi’nin bu evlilikten Emine isimli bir kızı olmuş. Ferrahi çalmış, Emine söylemiş. Birlikte Anadolu’yu gezerek “Aşıklar Bayramları” denen etkinliklere katılmışlar. Bu türkü ise baba-kıza, 1967 yılında Konya’daki bir etkinlikte Mihri Hatun ödülünü kazandırmış.

8. Gine Yeşillendi Niğde Bağları

Cumhuriyetten önceki yıllarda, kaçak rakı imalatı üzümü bol olan Niğde’deki Fertek kasabasında yapılmaktaymış. O tarihlerde Niğde ile Fertek arasında kalan 5 kilometrelik alanda her biri en az 8-10 kişiden olan beylikler bulunmaktaymış. “Tepe Bağları” denen bu bölgede oturak alemleri de yapılırmış. Bir gün beyliklerden birindeki bir genç, başka bir beylikteki beyin kızına âşık olmuş. Fakat bu aşka iki beylik de izin vermemiş. Gizlice sürdürülen bu yasak aşk kızın babası tarafından fark edilince, genç oğlan hapse attırılmış. Hayatı için beylerden merhamet dileyen genç ise bu türküyü yakmış.

9. Hastane Önünde İncir Ağacı

Yozgat yöresine ait bir türküdür. Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde verem hastalığına yakalanır. Hava değişimi alarak memleketine döner. Kız tarafı gencin hastalığını öğrenince kızı vermek istemez. Kızla genci görüştürmezler. Gencin tedavi olması şartını koşarlar. Genç aynı gece raporunu alıp İstanbul’a bir hastaneye tedavi için yatmaya gider. Verem o zamanlar “ince hastalık” olarak anılır ve çaresizdir. Günden güne durumu ağırlaşan genç, umudunu da kaybeder. Gözü hastanenin penceresinden bir incir ağacına ilişir ve bu türküyü yakar. Sözlerini yazdığı kâğıdı şapkasının içinde ailesine teslim ederler. Yoksul aile cenazeyi Yozgat’a götüremez. Gencin mezarı İstanbul’dadır.

10. Menteşeli Menteşeli

Konya yöresine ait bir türküdür. Menteşeli ailesi Mengene’de mutlu bir hayat yaşamaktadır. Bir gün erkekler seferberlik dolayısıyla askere çağrılır. Fatma ana kocasını, oğlunu ve damadını göreve cepheye uğurlar. Geride kızı, gelini ve altı torunuyla birlikte kalır. Aynı yıl Konya’da çok sert bir kış yaşanır. Kurtlar şehre iner, ölümler artmaya başlar. Kıtlık yaşanır. Fatma ana hanesine bakmak için yemez yedirir, giymez giydirir. Fakat bölgedeki pek çok ana babayı toprağa çeken kışı Fatma ana da yenemez, vefat eder. Savaşın sonunu ve gidenlerin dönüşünü göremeden hayata gözlerini yumar.


Bu içeriğe ifadenle renk ver!

Beğen Beğen
24
Beğen
Mutlu Mutlu
11
Mutlu
Eğlenceli Eğlenceli
11
Eğlenceli
Üzgün Üzgün
7
Üzgün
Olamaz Olamaz
4
Olamaz
Kızgın Kızgın
6
Kızgın
Komik Komik
3
Komik
İlginç İlginç
3
İlginç

Yorum bırak