Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

4 dk okuma süresi


Tezer Özlü, Türk edebiyatının önemli kadın yazarlarındandı. Erken yaşta bu dünyaya veda etmiş olsa da hala eserleriyle edebiyattaki yerini korumaktadır. Sürekli gitmeye hazır olan Tezer Özlü bunu şiirleştiren bir kadındı. Yaşayarak yazan, kendi yolunu çizen değerli bir isimdi. Hayatında kimi zaman kalp kırıklıkları olsa da dünyasına edebiyatla egemen olmuştu. Özlü, Türk edebiyatının lirik prensesi olarak da anılıyordu. Biz de sizler için Türk edebiyatının kalbi kırık kadını ve lirik prensesi Tezer Özlü hakkında önemli bilgiler verdik. Keyifli okumalar!

1. Yaşamın Ucundaki Kadın Doğdu

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Türk edebiyatının kalbi kırık kadını Tezer Özlü, 1943’te Kütahya’da doğmuştu. Öğretmen anne babanın üçüncü ve son çocuğuydu. Ailesinin işi nedeniyle sürekli yer değiştirmek zorunda kalan Özlü durumu şöyle ifade etmişti; ‘Dört bin nüfuslu bir Anadolu kasabasında dünyaya bakmayı öğrendim. Altı yaşındaydım. Dünyanın sonsuz büyüklüğünü hissettim ve gitmem, çok uzaklara gitmem gerektiğine inandım. Gitmesi gerektiğini bilen Özlü 10 yaşındayken kız lisesinde okumak için İstanbul’a gelmişti. Lisedeyken ise okul kampıyla Viyana’ya gitmişti.

2. Ülkesi Olmayan Bir Kadındı

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Gitmesi gerektiğini hisseden Tezer Özlü bunun için ruhunu yollara bırakıyordu. Lise son sınıftayken okulu bırakmıştı. Gitme arzusunu tatmin etmek için 1962-1963 yılları arasında otostopla Avrupa’yı gezmişti. Ancak 1965’te babasının isteği üzerine dışarıdan girdiği sınavlarla liseyi bitirmişti. Tezer Özlü yaşamı “gitmek” olarak anlamlandırıyordu. Hatta bunun için kendine ‘Ben belirli bir ülkesi olmayan insanlardanım.’ diyordu. Bu gitme isteği Özlü de çocukluğunda başlamıştı. Ablasıyla dünyayı keşfetmek için yaşadıkları kentin sonuna kadar yürümüşlerdi. Özlü, o zaman anlamıştı dünyanın çok büyük olduğunu.

3. Defalarca Hayatın Kıyısına Geldi

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Gitmek, kimi zaman ölüm demekti Tezer Özlü için. Bunun için defalarca intihara kalkışmıştı. Özlü, geçirdiği rahatsızlıktan dolayı çeşitli hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kalmıştır. Çocukluğunda ve klinikte yaşadığı birçok şeyi “Çocukluğun Soğuk Geceleri” kitabında anlatmıştı. Özlü, bu kitabında okuyucuya intiharın ve kendi zihninin kapılarını açtı. İntihara olan yatkınlığını ise şu cümlelerle okuyucuya aktarmıştı; ‘Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı’

4. Üç Yazarın İzindeydi

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Tezer Özlü dünyasına yaşayarak yazıyordu. Kendini edebiyata böylesine teslim eden bir kadının bu yolda izlediği kişiler vardı. Bunlar Italo Svevo, Cesare Pavese ve Franz Kafka idi. Hatta Özlü Pavese’i kendiyle bağdaştırırken aynı gün doğdukları öğrenmişti. Pavese ile aynı yıl olmasa da Özlü de 9 Eylül gece yarısından sonra doğmuştu. Ayrıca Özlü izinde olduğu yazarların düşüncelerini anlayabilmek için büyük çaba sarf etmişti. Pavese’nin intihar ettiği 305 numaralı otel odasında oturup hissettiklerini kaleme almıştı. Kafka’nın mezarında ise onunla konuşmuştu.

5. Aşk Dolu Bir Kadındı

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Tüm acılarının yanı sıra Tezer Özlü aşk dolu bir kadındı. İlk aşkını gençliğinde yaptığı Avrupa seyahatinde bulmuştu. Paris’te Adalet Ağaoğlu’nun kardeşi Güner Sümer ile tanışmıştı. Çift 1964’te evlendi. Ancak Özlü bu evlilikte aradığını bulamadığı için ayrıldılar. Daha sonra Özlü 1968’de yönetmen Erden Kıral ile evlendi. Çiftin Deniz adını verdikleri bir kızları olmuştu. Ancak bu evlilik de Deniz 10 yaşındayken bitmişti. Özlü son aşkını Berlin’de bulmuştu. Orada Hans Peter Marti ile tanışan Özlü, ona büyük bir aşkla bağlıydı. 1984’te evlenen çiftin ilişkisi Özlü’nün ölümüyle son bulmuştu.

6. Kızını Kazandı

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Tezer Özlü bu dünyaya kitapları ve kızı Deniz’i bırakmıştır. Deniz Kıral 1985 yılında annesine çeşitli sorular sormuştu. Bu soruları ise yıllar sonra blog sayfasında okuyucularla paylaştı. Bu sorular okuyucuların Tezer Özlü’yü tanıyabilmesi için birer ipucu olmuştur. Sorulardan biri ‘Şimdiye kadar para dışında bir şey kazandın mı?’ olmuştu. Tezer Özlü ise bu soruda kızına ‘Seni, yazdığım üç kitabı ve İsviçre pasaportu.’ cevabını verdi. Başka bir soruda ise Deniz Kıral annesine; ‘Başından inanılmayacak, garip bir olay geçti mi?’ diye sordu. Özlü ise yaşadığım en garip olay Erden’den severek boşanmam.’ demişti.

7. İntiharın İzini Yazdı

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Özlü, 1981’de kazandığı bir burs sayesinde kızıyla Berlin’e gitmişti. Berlin’de ikinci romanı olan Auf den Spuren eines Selbstmords’u yazdı. Romanın ismi “Bir İntiharın İzinde” olsa da Türkçe’ye “Yaşamın Ucuna Yolculuk” adıyla çevrildi. Bu roman Tezer Özlü’ye tahmin edilemeyen başarılar getirmişti. Özlü bu romanla Marburg Yazın Ödülü’nü kazandı. Bu başarıdan sonra ise 1984’te eseri Türkçe’ye çevirip Türk Edebiyatı’na kazandırdı. Yazar bu kitapta edebiyatın yaşam ve ölümün acıları tutamadığı yerde mi başladığına da değinmiştir.

8. Az Eserle Büyük İz Bıraktı

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Tezer Özlü hayata erken veda etmiş olsa da geride bıraktıkları büyüktü. Her şeyden önce kitaplarıyla okuyucularına hissettirdikleri kalmıştı geride. Kendinden geriye 7 eser bırakmıştı ama izi büyüktü. Dergilerde yayınlanan öykülerinden oluşan Eski Bahçe yayınlanan ilk eseriydi. Daha sonra yayınlanan ilk öykülerle birlikte Eski Bahçe- Eski Sevgi’yi yayınlanmıştı. Çocukluğun Soğuk Geceleri, Auf den Spuren eines Selbstmords ve Yaşamın Ucuna Yolculuk ise geride kalan romanlarıydı. Ayrıca Özlü’den geriye denemelerinin toplandığı Kalanlar ve Zaman Dışı Yaşam isimli senaryosu da kalmıştı.

9. Dünyasına Edebiyatla Egemen Oldu

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Özlü, sevdiği yazarları öğrenebilmek için o yazarların ya mezarına gitmişti ya da anılarının olduğu yerlere. Biz de Özlü’yü öğrenebilmek için onun sözlerine bakıyoruz. Yaşayarak yazan, acılarına yazarak hâkim olan Özlü, dünyasına egemen olabilmeyi de edebiyatla başardığını söylemişti. İnsanın kişisel özgürlüğünün kendi dünyasına egemen olmasıyla başlayacağını söylüyordu. İnsanların acılarla baş etme şekilleri farklıdır. Özlü ise acılarıyla yazarak baş ediyordu. Dünya acılı bir yer olduğu için, duygular taştığı için yazılır diye ifade etmişti kendini. Hatta delirmemek için yazdığını söylemişti.

10. Hayata Gözlerini Yumdu

Türk Edebiyatının Kalbi Kırık Kadını: Tezer Özlü

Gitmek kavramına büyük ölçüde önem veren Tezer Özlü 1986’da bu dünyadan gitti. Gitmeyi şiirleştiren bu kadının hayata vedası da erken olmuştu. Ne yazık ki henüz 43 yaşında göğüs kanseri nedeniyle hayata veda etti. Bu vedasında yanında son aşkı Hans Peter Marti vardı. Çift evlenip Zürih’e yerleşmişti. Ancak bu aşk Özlü’nün hayata vedasıyla son buldu. Özlü’nün hastane odasında eşine son sözleri ‘Beni bırakma.’ olmuştu. Bu erken veda sonrası Özlü, Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.


Bu içeriğe ifadenle renk ver!

Beğen Beğen
3
Beğen
Mutlu Mutlu
4
Mutlu
Eğlenceli Eğlenceli
3
Eğlenceli
Üzgün Üzgün
2
Üzgün
Olamaz Olamaz
0
Olamaz
Kızgın Kızgın
0
Kızgın
Komik Komik
0
Komik
İlginç İlginç
0
İlginç

Yorum bırak