Neredeyse hayatın her alanında gördüğümüz yenilenemeyen enerji kaynakları aslında bizim için dünyada sınırlı olarak sunulan hammaddelerdir. Yeniden oluşturulamayan bu kaynaklar insanların tüketim çılgınlığına ve hızına ayak uyduramamakta; dolaylı olarak her geçen gün daha da azalmaktadır. Peki sınırlı olan bu kaynaklara ve enerjinin kullanım alanlarına ne kadar hakimiz? Biz de kaynakların değerini daha iyi anlamak için sizler adına konuyu yakından inceledik ve öğrendiklerimizi sizlerle paylaştık. Bu hammaddeleri ne kadar iyi bilirsek, o kadar tasarruf edebiliriz. Daha yaşanabilir bir dünya için keyifli okumalar!
1. Petrol
Petrol, milyonlarca yıl önce ölen bitki ve hayvanların organik kalıntılarının yeraltında uğradığı basınç ve ısı sonucu oluşur. Kalıntılar yıllar içerisinde çürümüş ve geriye sadece yağlı kısmını bırakmıştır. Bu yağlı kısma petrol denir. Petrol; genellikle araç yakıtları, asfalt ve gazyağı yapımı, deterjan ve plastik üretimi gibi alanlarda kullanılır. Ham petrol, sondaj boruları ile çıkarılır. Üretim kuyuları açılıp pompalarla yeryüzüne çıkarılır. Petrol, dünya gezegenimizde sınırlı olarak sunulan ve az bulunan yenilenemeyen enerji kaynakları arasındadır. Dünya Petrol Konseyi’ne göre 2023’te kanıtlanmış petrol rezervleri 1.69 trilyon varil. Uluslararası Enerji Ajansı’nın, yaptığı araştırmaya göre günlük 99.7 milyon varil petrol tüketilmektedir. Bu tüketim oranıyla devam edilirse; rezervlerin 17 yıl içerisinde biteceği öne sürülmüştür.
2. Kömür
Kömürün oluşumu katmanlar şeklinde ilerler. Yer altında ve bataklıklarda kalan ağaç ve bitki kalıntılarının üst üste gelerek yığışması ile milyonlarca yıllık süreç sonrası kimyasal ve fiziksel değişimlerin etkisiyle oluşur. Kömürün yapısında karbon, hidrojen, azot, oksijen ve kükürt bulunur. Yakıldığı zaman yanan madde ise aslında karbondur. Kömürün kullanım alanları ise ağırlıklı olarak elektrik üretimi, demir-çelik sanayi, çimento sektörü, ısınma ve diğer endüstri tesisleridir. Özellikle gelişen sanayi ve endüstri kömür kullanımını daha da artırmış ve günümüzde önemli bir enerji kaynağı haline getirmiştir. Özetle ocaklardan zor şartlarda çıkarılan kömür, hem yararlı hem de küresel ısınma açısından zararlıdır.
3. Doğalgaz
Yenilenemeyen enerji kaynakları arasında dünyada sınırlı olarak sunulan bir diğer enerji kaynağımız doğalgazdır. Doğalgaz kayaçların arasında sıkışık olan petrolün üst kısmında biriken fosil kaynaklı bir çeşit yanıcı gaz karışımıdır. Karışımında metan gazı, etan, propan ve bütan bulunur. Çok az miktarda karbondioksit, azot, helyum ve hidrojen sülfür de yer alır. Kömür ve petrole göre daha temiz bir yakıttır. Antarktika dışındaki diğer tüm kıtalarda doğalgaz üretilmektedir. Çıkarılırken önce büyük çaplardan küçüğe doğru bir kuyu açılır ve bu kuyuya arama kuyusu denir. İçeride doğal gaz bulunuyor ise sondajlarla çıkarım sağlanır. Kullanım alanları ise konutlarda ısıtma, sıcak su temini, ulaşım ve sanayide enerji kaynağı olarak sıralanabilir.
4. Uranyum
Uranyum, nükleer enerji üretiminde kullanılan bir ağır metaldir ve doğada sınırlı miktarda bulunur. Uranyum rezervleri, yüksek enerji yoğunluğu nedeniyle hızla tükenebilir. Bu da enerji arzında sürdürülebilirlik açısından önemli bir endişe yaratmaktadır. Uranyum madenciliği ve işlenmesi, radyoaktif atıklar ve çevresel etkiler nedeniyle dikkatle yönetilmelidir. Bu süreçlerin güvenli ve çevreye duyarlı bir şekilde gerçekleştirilmesi büyük önem taşır. Uranyum-235 izotopu, nükleer reaktörlerde fisyon reaksiyonları yoluyla enerji üretir. Bu yüzden nükleer santrallerde elektrik üretiminde ve nükleer silah yapımında kritik öneme sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına kıyasla sınırlı olan uranyum, ülkeler için enerji politikalarında stratejik güç olarak değerlendirilmektedir.
5. Toryum
Toryum, nükleer enerji üretimi için gelecekte potansiyel bir yakıt olarak görülen bir radyoaktif metaldir. Doğada uranyuma göre daha fazla bulunur. Özellikle toryum-232 izotopu, sıvı florür toryum reaktörleri (LFTR) gibi ileri nükleer reaktör tasarımlarında kullanılabilir. Toryum reaktörleri, uranyum reaktörlerine kıyasla daha az radyoaktif atık üretir ve güvenlik açısından daha avantajlıdır. Nükleer silah üretimine uygun izotoplar üretmez, bu da nükleer yayılma riskini azaltır. Ancak, toryum yakıtlı reaktörlerin ticari olarak yaygınlaşması için teknolojik ve ekonomik alt yapı engelleri bulunmaktadır. Yani toryum teknolojisi henüz gelişmemiştir. Enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik açısından daha önemli hale geleceği tahmin edilmektedir.
6. Turba ve Linyit
Turba ve linyit alt bitümlü kömürler olarak bilinir. Turbanın bir diğer ismi bitki kömürüdür ve düşük kaliteli yakıt olarak kullanılır. Karbon oranı ise %40-50 arasındadır ve ısıtma değeri çok düşük olduğu için fazla tercih edilmez. Ölü bitkilerin su altında kalıp karbon miktarının artması ile oluşur. İskoçlar turbayı viski yapımında kullanılan çimlendirilmiş arpayı kurutmak için tüketirler. Linyit ise içinde %50-70 arası karbon bulundurur. Diğer adıyla kahverengi kömür olarak da bilinir. İçindeki su ve yabancı madde miktarı çok fazladır. Normal kömürün kalorisi çok fazla olduğu için sobaya atıldığında tehlikelidir. Ancak kalorisi az olduğu için merkezi ısıtma sistemleri olan konutlarda linyit tercih edilebilir. Ayrıca termik santrallerde yakıt olarak da kullanılır.
7. Antrasit
Antrasit en eski ve karbon yüzdesi en yüksek olan kömür türüdür. Karbon yüzdesi yaklaşık %90-95 civarındadır ve koyu renkli sert bir yüzeye sahiptir. İçinde düşük kükürt, nem ve uçucu madde oranları ile bilinir. Bu özellikleri, onu diğer kömür türlerine göre daha verimli ve temiz bir yakıt haline getirir. Yüksek enerji yoğunluğu nedeniyle sanayi tesislerinde ve evlerde ısınma amaçlı kullanılır. Endüstrideki kullanım alanları; ticari alan ısıtmaları, elektrik enerjisi üretimi, çelik üretiminde metalürjik işlemlerde ve su arıtma sistemlerinde filtreleme malzemesi şeklindedir. Yenilenemeyen bir enerji kaynağı olan antrasit, sınırlı rezervleri nedeniyle sürdürülebilir enerji politikaları kapsamında dikkatle değerlendirilmelidir.
8. Mazot
Mazot, ham petrolün rafinasyonu sonucu elde edilen ağır bir petrol türevidir ve yenilenemeyen enerji kaynakları arasında yer alır. Genellikle gemilerde, sanayi tesislerinde ve bazı ısıtma sistemlerinde yakıt olarak kullanılır. Mazot, dizel motorlarda da kullanılabilen, enerji yoğunluğu yüksek bir yakıttır. İçerdiği yüksek kükürt ve diğer kirleticiler nedeniyle çevresel etkileri bir hayli fazladır. Yanma sonucu oluşan emisyonlar hava kirliliğine katkıda bulunur. Enerji üretimi ve ağır sanayi için önemli bir yakıt olmasına rağmen, çevresel sürdürülebilirlik açısından dikkatle yönetilmelidir. Alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, mazot kullanımının çevresel etkilerini azaltmak için önemli bir adım olarak görülmektedir.
9. Nafta
Nafta, ham petrolün rafine edilmesiyle elde edilen bir hidrokarbon karışımıdır ve enerji sektöründe önemli bir yere sahiptir. Yenilenemeyen enerji kaynakları arasında yer alıp, sınırlı olarak sunulan bir hammaddedir. Hafif ve ağır nafta olmak üzere iki kategoriye ayrılır. Hafif nafta, genellikle benzin üretiminde kullanılırken; ağır nafta, petrokimya endüstrisinde plastik, sentetik elyaf ve kimyasal maddelerin üretiminde kullanılmaktadır. Rafinerilerde üretilir ve katalitik reformlama süreçlerinde yüksek oktanlı bileşenlere dönüştürülür. Ekonomik değeri yüksek olan bu yanıcı sıvı, doğru depolama ve taşıma yöntemlerini gerektirir. Çevreye olan etkileri nedeniyle de sürdürülebilir kullanım yöntemlerinin önemi büyüktür.
10. Propane ve Butane
LPG olarak bilinen sıvılaştırılmış petrol gazları yani propane ve butane, yenilenemeyen enerji kaynakları arasındadır. Aslında doğal gaz ve petrol rafinerilerinde yan ürün olarak üretilen hidrokarbonlardır. Çeşitli kullanım alanları vardır. Propane, genellikle ısınma, pişirme ve taşıtlarda yakıt olarak kullanılır. Butane ise çakmak gazı, sprey itici gaz ve bazı ısınma uygulamalarında kullanılır. LPG’nin kullanımı, düşük karbon emisyonları nedeniyle diğer kaynaklara kıyasla çevre dostu bir alternatif olarak da değerlendirilir. Her iki gaz da taşınabilirlikleri ve yüksek enerji yoğunlukları nedeniyle yaygın olarak tercih edilir. Ancak yanıcı özellikleri nedeniyle güvenli depolama ve taşıma işlemleri gerektirir.