1. Anasayfa
  2. Edebiyat

Romantik Devrimci Nazım Hikmet’in Hüzün Dolu Hayatı


0

Nazım Hikmet Ran, edebiyatımızın Mavi Gözlü Devi, Romantik Devrimcisi… Bir nesle güzellikleriyle, kusurlarıyla sevmeyi öğreten adamdır Nazım Hikmet. Mucizelerle dolu hayatıyla bizlere çağdaş Türk Edebiyatının adından en çok söz ettiren şairi olan Nazım Hikmet, bugünlerde bile severek okuduğumuz sayısız eseri edebiyatımıza kazandırmıştır. Hüzün dolu hayatına rağmen “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” diyebilen nadide insanlardandır. Nazım’ın hayatı anlatmayla bitemeyecek başlı başına bir maceradır ama yaşamakta bu değil midir aslında? Yarın ne olacağını bilemediğimiz bir macera… dergiCE ekibi olarak ölüm yıl dönümüne özel romantik devrimci Nazım Hikmet’in hüzün dolu hayatı hakkında bilgileri sizler için hazırladık. Keyifli okumalar!

1. Hayatının İlk Yılları

Romantik Devrimci Nazım Hikmet'in Hüzün Dolu Hayatı

Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902’de dünyaya gelir. Eğitimli bir aileden gelen Nazım şiirle 11 yaşındayken ilgilenmeye başlar. İlk şiirini toplumsal bir konu üzerinde yazan Hikmet, daha küçücük bir çocukken bile içinin vatan aşkıyla yandığını gösterir okurlarına. İlk eğitimi Türkiye’nin ilk ressamlarından biri olan Celile Hanım tarafından almıştır. İlkokulu bitirdikten sonra lise eğitimine Nişantaşı Lisesinde devam eden Nazım burada dil konusunda kendini geliştirmiştir. 15 yaşına geldiğinde eğitimine Bahriye Mektebinde devam eden Hikmet, 1918 yılında sekizinci olarak okuldan mezun olur. Stajyer subaylığa atanan Hikmet, 1921 yılına gelindiğinde aşırıya kaçan tavırları olduğu gerekçesiyle ordudan uzaklaştırılır.

2. Hocası Yahya Kemal Beyatlı

Romantik Devrimci Nazım Hikmetin Hüzün Dolu Hayatı

Bahriye mektebinde öğrenciyken tarih ve edebiyat derslerini o dönemin önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı’dan alır. Beyatlı, aile dostudur ve sık sık Nazım’ın evine gelmektedir. Hatta Nazım’ın annesi Celile Hanım ve Yahya Kemal Beyatlı arasında da o dönem bir aşk olduğu söylenir. Ancak Nazım’ın meşhur Beyatlı’nın ceketinin cebine bıraktığı “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz” notu bu aşkı bitirir. Hocasını çok seven ve ona büyük bir hayranlık besleyen Nazım yazdığı şiirler hakkında sürekli Beyatlı’nın fikrini alır. Kız kardeşinin kedisi üzerine yazdığı şiiri Beyatlı’ya göstermesi üzerine Beyatlı, kediyi de görmek ister. Kediyi anlattığı şiirle kedinin benzememesi üzerine Beyatlı “sen bu pis kediyi bu şekilde anlatıyorsan muhakkak şair olmalısın” sözüyle edebi hayatının temelini atar.

3. Milli Mücadele Dönemi

Romantik Devrimci Nazım Hikmetin Hüzün Dolu Hayatı

Bahriye mektebinden mezun olduğu senelerde Osmanlı’da önemli olaylar yaşanmaya başlar. Memleket aşkıyla yanıp tutuşan Nazım, Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı milli mücadeleye katılır. Mustafa Kemal’e silah ve cephane sağlayan bir örgütün yardımıyla, çocukluk arkadaşı olan Vâlâ Nureddin ile birlikte Ankara’ya geçip mücadeleye katılmayı hedeflerler. Ancak Nazım’ın Ankara’ya geçmesine izin verilmez. İnebolu’da kalakalan Nazım, Almanya’dan gelen öğrencilerle tanışır ve muhabbetleri ilerler. Nazım’ın sosyalizm düşüncesinin temelleri bu sohbetlerle atılır. Alman öğrenciler Nazım’a sosyalizmi anlatır. Duyduklarından oldukça etkilenen Nazım sosyalizmi benimsemeye başlar. Kısa süreli bir ayrılıktan sonra Ankara’da buluşan ikiliden, Türk gençliğini milli mücadeleye çağıran bir şiir yazması istenir. Üç gün içinde yazıp bitirdikleri şiirin etkileri o kadar büyük olur ki bu çağrının sonuçlarının ne olabileceği mecliste tartışma konusu olur. Şiir Mustafa Kemal Atatürk tarafından da oldukça beğenilir.

4. Moskova Macerası

Romantik Devrimci Nazım Hikmetin Hüzün Dolu Hayatı

Ankara’daki mücadeleden sonra Vâlâ Nureddin’le birlikte Bolu’ya atanan Nazım bir süre burada çalışır. Çalıştığı dönem boyunca oraya adapte olamayan ikili, orada Ağır Ceza Mahkemesi Reis Vekili olan Ziya Hilmi Bey’le arkadaşlık kurar. Ziya Hilmi, onlara Fransız devrimini, Lenin’i Kautsky’i anlatır. Derinden etkilenen Nazım ve Vâlâ Nureddin Sovyetler birliğini görmek isterler. Orada eğitim almaya karar veren şairler, Batum’dan Moskova’ya geçiş yaparlar. Burada Moskova’da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesine girerler. Ekonomi ve toplum bilimi okuyan Nazım, burada Mayakovski’nin şiir anlayışından çok etkilenir. Bu şiir anlayışı üzerine denemeler yapan Nazım, şiirlerini serbest tarzda yazmaya başlar.

5. Türkiye’ye Dönüş/Sovyetlere Gidiş

Romantik Devrimci Nazım Hikmet'in Hüzün Dolu Hayatı

Moskova yolculuğundan yeni bir şiir sistemi geliştirerek ve Rusça öğrenerek dönen Nazım, “Aydınlık” dergisinde yazmaya başlar. Kısa bir süre sonra polis tarafından izlenildiğini anlayan Nazım, İzmir’e kaçar. İzmir’deyken, derginin kapatıldığını, çalışanlarının çoğunun tutuklandığını ve kendisinin de 15 yıla mahkum edildiğinin haberini alır. Bunun üzerinde saklandığı yerden İstanbul’a gelen Nazım gizlice Sovyetler Birliğine gider. 1926 yılında cezasına af geldiğini öğrenen şair Türkiye’ye dönmek ister fakat başvurusu reddedilir. Uzun süre beklemenin ardından olumlu cevap alamayacağını anlayan Nazım 1928 yılında burada ilk şiir kitabını yayınlar. Aynı sene içinde kendini aklamak için ülkeye dönen Nazım, tutuklanır ama kısa süre sonra serbest bırakılır. Bir süre sonra da “Resimli Ay” dergisinin kadrosuna dahil olur. 1928 yılını takip eden senelerde tekrar tekrar mahkemeye çağılan Nazım bu davalardan da aklanır. 1933 yılında görülen bir mahkemeyle tutuklanan Nazım Cumhuriyet’in 10. yılına özel çıkan aftan yararlanarak dışarı çıkar.

6. Altın Gözlü Çocuk: Piraye

Romantik Devrimci Nazım Hikmet'in Hüzün Dolu Hayatı

Nazım’ın büyük aşkı, Piraye’si, uğruna şiirler yazılan kızıl saçlı kadın… Piraye, bir evlilik yapmış 2 çocuğu olan bir kadındır. 1930 yıllarında Nazım’ın kardeşi Samiye Hanım sayesinde tanışan Piraye ve Nazım birbirlerine ilk görüşte âşık olur. Kısa bir süre sonra evlenme planları yapmaya başlarlar. Piraye’nin ve Nazım’ın aileleri bu birlikteliği istemezler. Piraye, kararsızdır. Ancak Nazım’ın aşkı ve ısrarı karşısında kayıtsız kalamaz. Sonunda ikna olan Piraye, Nazım’la evlenir. Evlendikten sonra Nazım’ı komünist propaganda yapıyor gerekçesiyle 15 sene cezaya çarptırırlar. Piraye ve Nazım’ın uzun seneler devam edecek mektuplaşmalarının temeli atılmış olur. Mektuplaşmaları 12 sene sürer. 1948 yılında Nazım’ın ziyaretine dayısının kızı Münevver Berk gelir. Münevver, evli ve bir çocuk sahibi bir kadındır. İkisinin de evli olmasına ve akraba olmalarına rağmen aralarında bir aşk başlar. Bunun üzerine Nazım, Piraye’ye yine bir mektup yazarak ayrılır. Daha sonra pişman olup dönmek ister. Ancak Piraye ölür aşkından ama yine de dönmez Nazım’a.

7. Hapis Yılları

Romantik Devrimci Nazım Hikmet'in Hüzün Dolu Hayatı

Romantik devrimci Nazım Hikmet’in hüzün dolu hayatı aralıklı olarak hapis cezalarıyla geçti. Ancak en uzun hapis cezasını 1938’de yargılandığı davadan alır. 28 yıl hapis cezasına çarptırılan Nazım, 12 sene içeride kalır. Hapis hayatı boyunca birçok insanı eğitir. İçerideyken Piraye ile sürekli mektuplaşır ve Piraye’ye şiirler yazar. Aynı cezaevinde kaldığı yıllarda Orhan Kemal’e hocalık yapar. Orhan Kemal’i düz yazıya yönlendirir. Nazım içerideyken ikinci dünya savaşı patlak verir. Kamuoyunda Nazım’ın içeride haksız yere yattığına dair söylentiler çıkar. Bunun üzerine inceleme başlatan avukat Mehmet Ali Sebük incelemeler sonucunda Nazım’ın “adli bir hata” yüzünde içeride yattığına kanaat getirir. Cumhurbaşkanına verilen toplu dilekçeler ne yazık ki bir sonuç vermez.

8. Açlık Grevi

Romantik Devrimci Nazım Hikmetin Hüzün Dolu Hayatı

Yurt dışında ve yurt içinde Nazım için kampanyalar imzalar toplanma girişimleri sonuçsuz kalır. Bu durumun çaresizliğini gören Nazım 8 Nisan 1950 yılında bir açlık grevine başlar. Kalp ve karaciğer rahatsızlığı olduğu için ertesi gün rahatsızlanır ve hastaneye yatırılır. 1950 yıllarında hükumetin değişmesinden dolayı çıkan af yasasıyla cezaevinden çıkar ve İpek Film’de çalışmaya başlar. Ancak hapisten çıkmasına rağmen sürekli ve alenen polis tarafından takip edilen Nazım, kitaplarının yayımlanmasına, oyunlarının sahnelenmesine imkan yoktur. ​Bahriye mektebinden mezun olmasına ve rahatsızlığı sebebiyle ordudan ayrılmasına rağmen askere çağrılan Nazım, sürekli yurt dışına çıkışları bahane edilerek Türk Vatandaşlığından çıkarılır.

9. Aşka Aşık Nazım

Romantik Devrimci Nazım Hikmet'in Hüzün Dolu Hayatı

Piraye’den sonra birçok kadın girer Nazım’ın hayatına. Kadınlar âşıktır bu romantik devrimciye. Girdiği her ortamda 7’den yetmişe tüm kadınlarının ilgisini çeker. Şiirleriyle, aşkıyla hayatına giren tüm kadınları kendine âşık eder Nazım. Piraye, onu senelerce bekler. Münevver aşkı uğruna işinden vazgeçer. Galina, Nazım’ın hem kalbine hem ruhuna iyi gelir. Vera, Nazım bu hayata gözlerini yumarken bile yanındadır. Uğruna Piraye’den ayrıldığı aşkıyla evlenir Nazım ve bir çocukları olur. Ama oğlu daha üç aylıkken ülkeyi terk etmek zorunda kalır. 1952 yıllarına doğru hayatına yeni bir kadın girer. Kendini canhıraş Moskova’ya atan Nazım, kalbinden rahatsızdır. Kaldırıldığı hastanede görevli doktor olan Galina ile kısa sürede yakınlaşırlar. Ancak günün birinde onu başka bir kadının kalbine kaptırır Galina. Nazım saçları saman sarısı olan Vera’ya âşık olmuştur bile. Hayatının son dönemlerinde Vera eşlik eder Nazım’a.

10. Haziran’da Ölmek Zor

Romantik Devrimci Nazım Hikmet'in Hüzün Dolu Hayatı

Memleket hasretiyle yanıp tutuşan romantik devrimci Nazım Hikmet’in hüzün dolu hayatı, 1963 yılının 3 haziran günü sabah 06.30’da son bulur. Günlük gazetesini almak için apartman kapısına yürür ve tam gazetesine uzanırken kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumar. Ölümü yerli yabancı birçok sanatçıyı yasa boğar. Türk vatandaşlığından çıkarıldığı için naaşı Moskova’da Novodeviçi Mezarlığı’na yapılır. Ölümünden uzun süre sonra 2009 yılında yapılan yeni bir düzenlemeyle romantik devrimci Nazım Hikmet Ran’ın Türk vatandaşlığına geri alınmasına karar verilir.

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    destekledim
    Destekledim
İlginizi Çekebilir