Türkiye’nin her köşesinde birbirinden farklı, görülmeye değer güzellikler var. Tabi söz konusu Ege Bölgesi olunca doğal güzelliğin yanı sıra, tarihi, kültürel alanlar da çeşitleniyor. Ege Bölgesinde en çok nüfusa sahip şehri olan İzmir, doğal güzellikleriyle, tarihi dokusu ve şehrin enerjisiyle görenleri kendine hayran bırakmaya devam ediyor. İzmir’de kesinlikle görülmesi gereken en güzel yerler listenizi oluşturmadan İzmir’e gitmeyin!

1. Kordon Boyu

İzmirliler için bir buluşma noktası haline gelen Kordon Boyu, günün her saatinde ziyaretçi akınına uğruyor. Deniz manzarasının bir bütün halinde izlenebildiği sahil boyunca çeşitli kafe, restoranlara rastlamak mümkün. Alsancak’tan vapurla Bostanlı ve Karşıyaka’ya geçebilme kolaylığı ziyaretçileri cezbediyor. Sahil boyunca çimlendirme alanları her yaştan kesim için uğrak noktası haline gelmiş durumda. Sokak lezzetlerini tadıp, deniz manzarasına doymak için mutlaka Kordon’da vakit geçirmelisiniz.

2. Saat Kulesi

Konak’ta bulunan saat kulesi İzmir’in sembolü. 1901 yılında Fransız bir mimar tarafından yapılan tarihi kule, şehre ilk kez gelenler için bir buluşma noktası. 25 metrelik uzunluğu ve çeşmeleri ile görsel bir şölen oluşturan kulenin saati Almanya’dan getirilmiştir. Binan mimarisindeki taşların Efes’ten getirildiği söylenir. Sekizgen kaide üzerinde gövdesiyle birlikte 5 bölümden oluşan kule, İzmir’de kesinlikle görülmesi gereken en güzel yerler listesinin vazgeçilmezlerinden. İnce taş işçiliği ve mimarisi özellikle akşam saatlerinde görenleri büyülüyor. Kordon’dan yürüyerek ulaşmak mümkün.

3. Tarihi Kemeraltı Çarşısı

İzmir’in kalbi Kemeraltı, şehrin tarihi, kültürel ve mimari ögeleri olan han, hamam, cami ve eski İzmir evleriyle şehir dokusunu yaşatan bir yer. Eskiden Şadırvanaltı cami ve Havra Sokağı arasındaki sokakların üstü örtülü olduğu için Kemeraltı adı verilmiştir. Çarşıda yer alan pek çok han kötü durumda olsa da gerek atmosferi gerek enerjisi ziyaretçilerini etkisi altına alıyor. Kızlarağası Hanı’ndan kendinize ve sevdiklerinize hediyeler alabilir, üst katında yer alan antika dükkanlar, sahaflar ve plakçıları gezebilirsiniz. Kumda pişen Türk kahvesi ile gezinizi sonlandırmak bir İzmir klasiğidir. Kemeraltı’nın karşısında yer alan Agora ise gezilmesi gereken ayrı bir yer olarak karşınıza çıkar.

4. Agora

Smyrna’nın antik dönemlerdeki çarşısı olan agora, 1927 yılında keşfedildi. Yüzyıllardır açıkta olan mermer sütun parçalarının dikkat çekmesi üzerine çalışmalara başlandıktan sonra zaman içerisinde bugünkü görünümünü aldı. Antik Çağ’da agoralar ticari, siyasi, dini fonksiyonlarla birlikte sosyal olayların yer aldığı kentin odak noktası olduğu bilinir. Dikdörtgen planlı, ortada geniş avlusu, etrafı stoa ile çevrili bir mimaridir. Roma’nın ihtişamlı şehir dokusundaki çarşı, meydan anlayışını görebilmek için çok güzel bir örnek olan Smyrna agorasını gezmek için 20 dakika ayırmanız yeterli. Taş işçiliği ve mimarideki düzen görülmeye değer.

5. Kadifekale

İzmir’e hakim bir tepe üzerinde yer alan Kadifekale M.Ö 4. yüzyılda kurulmuş, bugün Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntıların görülebildiği bir alan. Tepekule’de eski İzmir dışında, kentin Pagos’ta tekrar kurulduğu yerdedir. Büyük İskender’in generali Lymachos tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde modern ve çarpık yerleşim birimleri arasına sıkışmış olsa da manzarası görülmeye değer. Kalıntıların görülebilecek durumda olanları arkeoloji müzesinde sergilenirken, kalenin batısında yer alan kuleler ve güney duvarlarının bir kısmı yerindedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü proje ile turizme katkı sağlaması adına çalışmalar yapılmaktadır.

6. Tarihi Asansör

Mithat Paşa Caddesi ile Şehit Nihat Bey Caddesi arasında işleyen iki asansörü barındıran kule, 1907 yılında inşaa edilmiştir. Asansörün giriş kapısı üzerinde Asansör 1907 yılında Nissim Levy tarafından inşa ettirilmiştir yazan bir kitabe bulunur. Günümüzde hala çalışan ve kullanılan asansörler Dario Moreno Sokağındadır. Çift bölmeli yapılan, su buharı ve elektrik enerjisi ile çalışan kabinler amacına hizmet etmeyi sürdürüyor. Asansörün varış noktasında demir konsollar ve ahşaplarla bezeli bir balkon sizleri bekliyor.

7. Aziz Voukolos Kilisesi

Aziz Voukolos Kilisesi Rum Ortodoks Cemaati tarafından 19. yüzyılda yapılmıştır. 1922’ye kadar aktif bir şekilde kullanılan kilise, cemaatinin İzmir’den ayrılması sonucu işlevsiz kalmış, 1924 yılında Asar-ı Atika Müzesine çevrilmiştir. Günümüzde kültür merkezi olarak kullanılan kilise, kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Asıl adı Ayavukla olan kilisenin büyük bir yangın geçirdiği biliniyor. Kilise tek nefli, tek apsisli ve transeptli plandadır. Tuğla ile inşa edilen yapı, ince yontu kesme taş, pencere ve kapı söveleri cephede mimari ögeleri oluşturur.

8. Kıbrıs Şehitleri Caddesi

İstanbul’un İstiklal Caddesi’ne benzeyen Kıbrıs Şehitleri Caddesi cıvıl cıvıl dokusu, renkli insanları ve sokak lezzetleriyle bilinen kalabalık bir cadde. Midye, kumru, boyoz, bomba gibi lezzetleri tadabileceğiniz, sokak aralarında rastlayacağınız antikacıları gezmeye doyamayacağınız bir cadde burası. Gece hayatı sevenler için pek çok alternatif bulunuyor. Bar, meyhane, gece kulübü gibi pek çok mekan mevcut. Canlı müzik yapan sanatçıların yer aldığı ve pek çok müzik türünü dinleyebileceğiniz mekanlara mutlaka uğramalısınız.

9. Radyo ve Demokrasi Müzesi

Aziz Voukolos Kilisesi’ne çok yakın olan müze, siyasi ve tarihi müzeler kategorisinde üst sıralarda yer alıyor. Basmane’deki müzede radyoların sergilendiği ve bir salonun olduğu 6 galeri mevcut. Konak Belediyesinin butik müzecilik anlayışının 4. örneği olan bu müze, 2013 yılında ziyarete açılmıştır. Karanlık ve baskıcı darbe yıllarının yansıtıldığı bölümü mutlaka görmelisiniz. Dönemlere göre önemli siyasi kişilerin ya da sanatçıların seslerini dinleyebildiğiniz galerilerde kitaplardan öğrenemeyeceğiniz pek çok şeyi öğrenebilirsiniz.

10. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Bir şehri gezerken içerisinde bulunan müzeleri mutlaka ziyaret etmelisiniz. Müzeler kronolojik bir biçimde şehrin evrelerini izlemenin en etkileyici yolu. İzmir müzesi körfeze karşı kurulu Bahribaba Parkı içerisinde yer alıyor. 1831’de hastane olarak kurulmuş, daha sonra kimsesiz çocuklar için yurt haline getirilmiştir. Bayraklı, Efes, Bergama, Teos, İasos gibi çeşitli bölgelerden çıkarılan eserlerin sergilendiği müze üç katlıdır. İlk katta idari birimler, diğer katlarda ise sergileme salonları yer alır.