Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

5 dk okuma süresi


Yaşadığımız evrendeki birçok şeyin gizemini merak ederken, evrim döngüsünde rolleri büyük olan, zararlı veya zararsız birçok mikroorganizma bulunmaktadır. Bilim, en tabii bir şekilde insanla birlikte geliştikçe, gözle görülemeyen mikroskobik canlılar hakkında birtakım ilginç soruları beraberinde getirmektedir. Bazen bir istilacı, bazen de bir kurtarıcı ya da şifacı görevi görerek, bizi biz yapan bu tuhaf organizmalara gelin daha da yakından bakalım. Keyifli okumalar dileriz!

1. Evrenin Kurtarıcısı: Tardigradlar

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Su ayıları olarak adlandırılan tardigradlar, dünyanın en küçük mikroskobik canlılarıdır. -270°C ile 150°C arası sıcaklıklarda yaşayabilme, hem karada hem suda barınabilme, çok düşük ve çok yüksek basınçlara dayanabilme gibi özelliklere sahiptirler. 30 yıl boyunca yemek yemeden durabilir ve sistemlerindeki suyun tamamını kaybetseler dahi yaşayabilirler. Su yokluğunda, bioglass maddesini salgılayarak kendilerini dondururlar. Suya ulaştıklarında ise bünyelerinde dondurmuş oldukları önemli besinleri tekrar canlandırırlar. Son araştırmalara göre, bu esrarengiz türün 10 milyar yıl kadar hayatta kalmaya devam edeceği ve evrendeki yaşamın devamlılığında kurtarıcı bir görev üstleneceği düşünülmektedir.

2. DNA Hırsızı: Bdelloid Rotifer

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

İçerisinde 450 farklı tür içeren tekerlekli hayvan sınıfında bulunan bdelloid rotiferler, 40 milyon yıldır partenogenezle (eşeysiz bir üreme çeşidi), yalnızca dişiler aracılığıyla üremektedirler. Partenogenez bdelloid rotiferler için çeşitliliğin devamında yetersiz kalmaktadır. Bu konudaki çözümleri ise DNA yiyerek üremektir. Araştırmalar sonucunda, bu canlıların genlerinin %10’unda kendi türlerine ait olmayan genler tespit edilmektedir. Yedikleri canlıları hemen sindirmeyip, genlerini kendi DNA’larına katabilirler. Bu sayede hem türlerini koruyabilmekte hem de edindikleri farklı genlerin özelliklerini bünyelerinde tutabilmektedirler. Bu mikroskobik canlılar, çeşitliliği korumak için bize adeta bir yol gösterici misyonu edinmektedirler.

3. Beyin Avcısı: Naegleria Fowleri

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Beyin yiyen amip olarak bilinen naegleria fowleriler, en tuhaf mikroskobik canlılardandır. Ortamın sıcaklığına bağlı olarak 3 farklı yaşam döngüsüne sahiptirler. Genellikle serbest yaşayan bu canlılar, amip formunu alabilmek için insanlarla oral yolla etkileşime girerler. Göl ve nehir gibi tatlı sularda yaşarlar, tuzlu suyu sevmezler. Genellikle bakteriler ile beslenirler. Bu tek hücreli canlılar ölümcül derecede tehlikelidirler. İnsanda dizanteriye ve beyin iltihabına neden olurlar. Kirli suyun içilmesiyle değil, yalnızca burundan nüfus etmesiyle beyni mesken edinirler ve kısa bir sürede beyni tüketerek barındıkları canlının ölümüne neden olurlar. Bu bakterilerden korunmak için klorsuz ve kirli sularda yüzmemek gerekir.

4. Deri Tozu Avcısı: Akar

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Mayt olarak da bilenen bu mikroskobik canlılar, insanlardan dökülen deri parçalarıyla yaşarlar. Doğada 50 binden fazla türleri bulunur ve tarihleri 450 milyon yıla kadar uzanır. Günümüzde her yerde akarlara rastlanabilir. İnsan vücudunda milyarlarca bulunurlar ve yaşadıkları yerleri yurt edinirler. Yalnızca mikroskop ile gözlemlenebilirler. Bir alt türü olan toz akarları, genellikle yemek yerken ve uyurken ortaya çıkarlar. Oda sıcaklığı seviyesini ve nemli ortamları severler. Halı, yastık, yorgan gibi bölgelerde yaşayabilirler. Gül hastalığına, astıma, alerjiye ve birçok göz hastalığına neden olurlar. Sağlıklı beslenmek ve kişisel temizliğe dikkat etmek, bizi bu tuhaf ve gizemli canlılarla olan savaşımızda bir adım öne çıkarabilir.

5. Balıkların Korkusu: Argulus Foliaceus

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Balık biti olarak adlandırılan argulus foliaceuslar, tatlı su balıklarında en yaygın bulunan kabuklu parazit canlılarıdır. Şeffaf yapıları sayesinde kendilerini avlarından usta bir şekilde gizleyebilirler. Balık bitine maruz kalan hayvanlar stresli olurlar. Parazitten kurtulmak için sudan çıkmaya çalışmak gibi agresif davranışlarda bulunurlar. Bir süre sonra halsizlik ve hareketsizlik gibi semptomlar gösterirler. Balığın metabolizmasını anında yavaşlatabildikleri için son derece ölümcüllerdir. Balık bitleri, üstünde barındıkları canlı ölünce başka bir canlıya geçerler lakin herhangi bir balık olmadan da 3 hafta kadar suda yaşayabilirler. Karada yaşayamazlar ve bu sayede insanlara ve diğer kara canlılarına bulaşamazlar.

6. Bakterilerin Düşmanı: Nereis Sandersi

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Tuhaf görünümüyle dikkat çeken Nereis Sandersiler, halkalı hidrotermal deniz solucanlarının bir alt türüdür. Elektron mikroskobuyla defalarca küçültülerek fotoğrafları çekilmiş olan bu deniz solucanları görünüm itibariyle son derece ilginç durmaktadırlar. Boyutları atomlara yakın olup gezegendeki en ufak canlılardan birisi olma özelliğine sahiptirler. Temel besinleri bakterilerdir. Bu bakteriler, havalandırma boşluklarında salınan minerallerde yaşarlar ve Nereis Sandersiler bu bakterilerle beslenerek kemosentez yaparlar. Bir süredir bu canların 60°C civarında yaşadıkları bilinirken, son yapılan araştırmalara göre bu canlıların bu sıcaklıklarda bozuldukları ve çok daha düşük sıcaklıklarda yaşamlarına devam edebildikleri saptanmıştır.

7. Beyin Manipülatörü: Toksoplazma Gondii

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Toksoplazma cinsine ait bir tür olan toksoplazma gondiiler birçok ilginç araştırmaya konu olmuşlardır. İnsanlarda ve birçok memeli hayvanda iç parazit olarak yaşarlar ve genellikle kedilerin bağırsaklarında bulunurlar. Kedilere çiğ et yemeleriyle bulaşırlar ve onların dışkılarından da insanlara geçerler. Araştırmalar, bu parazitin insan beynine yerleşerek onların dürtülerine yön verdiğini ve daha fazla konakçı bulmak için onları manipüle ettiğini göstermektedir. Aynı zamanda şizofreni, manik depresyon, kişilik bölünmesi ve parkinson gibi hastalıklara sebep olduğu da düşünülmektedir. “Özgür irade var mıdır?” sorusunu akıllara getiren bu parazit, ilerleyen yıllarda birçok felsefik ve biyolojik sorunun yanıtı olabilir.

8. Diyet Yapanların Dostu: Methanobrevibacter Smithii

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Gözle görülemeyen mikroskobik canlılar arasından en ilginç olanlardan bir diğeri methanobrevibacter smithiilerdir. Methanobrevibacter cinsinin bir alt türüdür. Bakteri fermantasyonunda polisakkaritlerin verimli bir şekilde tüketilmesini sağlarlar. Gıdalardan bol miktarda kalori çıkartarak zayıflamaya yardımcı olurlar. Hidrojen aracılığı ile metan üretimini sağlayan anaerobik canlılar oldukları için methanobrevibacteriler denmektedir. Bağırsaklarda bulunurlar. Vücudun besine gereksinimini azaltarak psikolojik açıdan daha az besin tüketilmesini sağlarlar. Yoğurt ve turşuda bulundukları için bu besinlerin bolca tüketilmesinde fayda vardır. Diyetisyen görevi gören bu bakterilerin izini takip etmek, yapılabilecek en kolay yöntemlerden biri olabilir.

9. Böbreklerin Arkadaşı: Oxalobacter Formigenes

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Böbrek taşı oluşumunu engelleyen, üriner sistemin kurtarıcıları olarak görülen oksalabakteriler, insan vücudu için en yararlı mikroorganizmalardan birisidir. Sadece insanlarda değil, birçok omurgalının kalın bağırsağında bulunurlar. Oxalobacter formigenes, oxalobacteraceae cinsinin bir alt türüdür. Oksalat miktarını azaltırlar ve fazla oksalatın kana geçerek olası birçok hastalığın önüne geçmiş olurlar. Miso çorbasında ve soya salçasında bulunun bu bakteriler, böbrek hastaları ve bunlara genetik yatkınlıkları olanlar için çare niteliğindedir. Bu gözle görülemeyen ilginç mikroskobik canlılar, üriner sistemimizi korudukça dünyada mineral döngüsü en sağlıklı bir şekilde devinimini sürdürebilir.

10. Psikolojinin Kahramanı: Bifidobakteri

Gözle Görülemeyen En İlginç Mikroskobik Canlılar

Bağırsakta yaşayan ve sindirime yardımcı olan bifidobakteriler, psikolojik sağlığımız açısından da çok önemli görevler üstlenirler. Bu bakteriler antidepresan özellikleri sayesinde psikobiyotik madde olarak adlandırılırlar. Tıp camiasında bağırsağın ikinci beyin olarak addedildiği göz önünde bulundurulduğunda, bifidobakterilerin psikoloji için ne kadar önem arz ettiği anlaşılabilir. Günümüzde bakıldığında birçok psikolojik ve nörolojik rahatsızlığa sahip olan insanların aynı zamanda kabızlık sorunu yaşadığı görülmektedir. Kabızlığı önleyen yapısıyla bifidobakteri, depresyona iyi gelmekte ve insanlarda birçok psikolojik rahatsızlığın oluşmasına engel olmaktadır.


Bu içeriğe ifadenle renk ver!

Beğen Beğen
12
Beğen
Mutlu Mutlu
4
Mutlu
Eğlenceli Eğlenceli
16
Eğlenceli
Üzgün Üzgün
6
Üzgün
Olamaz Olamaz
4
Olamaz
Kızgın Kızgın
6
Kızgın
Komik Komik
8
Komik
İlginç İlginç
32
İlginç

Yorum bırak