Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

5 dk okuma süresi


Şamanizm, insanlık tarihinde Erken Taş Devri’ne dayanacak kadar eski bir trans yöntemidir. “İnisiyasyon” ya da “kılavuzluk” içeren yani bir akıl hocasının eşliğinde kişinin uzun ve geniş kapsamlı, sert ve zorlayıcı sınavlara sahip bir eğitime tabi tutularak eğitilmesi sonucunda uygulamayı öğrendiği ritüellere sahip bir inanç sistemidir. Araştırmalarda detayları üzerinde kesin sonuçlara varılamasa da Asya’nın tümüne yayılan tek tanrılı bir inanç sistemi olması, doğanın, ölümün, yaşamın ve ata ruhlarının kutsal kabul edilmesi ve “iyileştirme” becerisinin kazanılmasının amaçlanması bilinen temel yapı taşlarıdır. Bugün Türkler gibi başka pek çok Asya kökenli millet Şamanizm’den miras kalan gelenekleri uyguluyor. Sizler için Türk kültürü içinde Şamanizm’e dayanan kökleri olduğunu çoğumuzun bilmediği gelenekleri listeledik. İyi okumalar dileriz.

1. Nazar İnancı

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Antik Roma ve Helen medeniyetlerinde, Müslüman, Yahudi, Budist ve Hindu toplumlarında görülen bu inanış özellikle “kıskançlık” kavramı ile eşleşir. Temelde mavi boncuğun çevresindeki pozitif enerjiyi içine çekerek yok edeceği ve talihsiz olaylara yol açacağı düşüncesi hakimdir. Tarih boyunca vücut dezenformasyonlarının, çocuksuz kadınların ve yaşlı kadınların nazarının daha çok değdiğine inanılmıştır. Bir diğer adı kem göz olan nazar kelimesi Farsça ve Arapça’da sırasıyla “kötü niyetli bakış” ve “ateş parçası” anlamlarına gelmektedir. Orta çağ Avrupa’sında övgülerin başına “Tanrı kutsasın” veya “Tanrı korusun” ve Müslüman toplumlarda “Maşallah” eklenmesinin sebebi nazar inancına dayanan bir tür savunma mekanizmasıdır.

2. Tahtaya Vurmak

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Tahtaya vurmanın Şamanizm’e dayanan eski Türk gelenekleri arasında olduğu biliniyor ancak kökeninde çoğumuzun bilmediği bir özelliği var. Şamanizm’de “doğanın ruhu” inancı temelde yer aldığı için, göçebe yaşayan eski Türkler daha önce girmedikleri ormanlara girerken ağaçlara vurup sesler çıkararak ruhlara geldiklerini haber vermek, kötü ruhları kovmak ve onları gücendirmeden geçip gitmek istediklerini belli etmek istemişler. Aynı zamanda ormanda yaşayan iyi ruhlardan korunma istemek de bu inanca dahilmiş. Tahtaya vurma adeti başka pek çok Batı ve Doğu kültüründe de benzer şekillerde görülmekte.

3. Su Dökerek Uğurlamak

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Balkan Yarımadası ve Türk ülkelerinin Şamanizm’e dayanan ortak kültürlerinde çoğumuzun bilmediği ortak gelenekleri arasında şans için su dökmek en yaygın olanı. Özellikle Balkan ülkelerinde yaygınlaşmış bu inanç en çok Bulgaristan, Sırbistan ve Türkiye’de görülür. Temelinde akan suyun durmaması ve takılmadan yolunu bulması imgesi vardır. Arkasından su dökülerek uğurlanan kişilerin de işlerinin rast gitmesi ve önüne çıkan engelleri takılmadan aşması umut edilir. Su dökme hareketi esnasında farklı Balkan dillerinde “su gibi git, su gibi gel” ve “su kadar temiz ve berrak git” cümleleriyle iyi dilekler iletilir.

4. 40 Sayısı

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Türk, Altay, Orta Asya ve Orta Doğu mitolojilerinde ve Şamanizm inancında 40 kutsal sayı olarak kabul edilir. Türk mitolojisinde kırk eren ve kırk şaman tarafından korunan kutlu kişilere kırklı denir. Türeyiş Destanı’nda Burla Hatun’un “Kırk Kız” denen 40 savaşçı yardımcısı vardır. Temelinde ruhun bedene 40 günde inmesi ve bedenden 40 günde çıkması inancı vardır. Bu sebeple yeni doğmuş bir bebeğin ve annesinin yanına 40 gün boyunca yakınları hariç kimse gitmez. Yeni doğanların ve ölenlerin 40’larında ruhlarını karşılamak ve yolcu etmek için toplanılır. Aynı zamanda doğurganlığı ve çoğalmayı temsil ettiği için hikayelerdeki düğünler de “40 gün 40 gece” yapılır.

5. Kırmızı Kurdele Bağlamak

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Türk ve Altay kültüründe, Moğolcada ve Şamanizm’de rastlanan kırmızı kurdele bağlama geleneği, farklı dillerde Albız, Albas, Alpas, Almas veya Alkarısı olarak ifade edilen kırmızı derili bir cadıya dayanmaktadır. Kelimenin kökeni Orta Asya dillerinde “aldatmak” ve “kızıl renk” imgelerine dayanır. Albız’ın hedefleri yeni doğum yapmış kadınlar ve bebekleridir. Kırmızı kurdelenin Albız’ı uzak tuttuğu düşünülür. Bir çeşit ruh olan bu cadı çarptığı insanları “Albastı” denen bir ruh hastalığına mahkûm eder. Albız çirkin, saçları dağınık, uzun boylu ve uzun tırnaklı olarak tanımlanır. Irmak kenarlarındaki ıssız bölgelerde yaşar.

6. Kurşun Dökmek

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Kurşun dökmeye Şamanizm’de “kut dökme” denir. Kötü ruhlardan birini çaldığı “kutuyu” yani “talih ve saadeti” temsil eden unsurları geri döndürmek, kötü ruhların elinden kurtarmak için yapılır. Şaman kültüründe sıklıkla rastlanan “ateş” kültünün rastlandığı bir ritüeldir. Ateşin vasıtasıyla ruhların, yaratıcının, doğanın ve geleceğin açıklanabileceği fikri burada da ateşin kurşunu eriterek konuşur hale getirmesi ve onu dize getirerek ruhlarla iletişim kurulması yoluyla işlenir. Aynı zamanda nazar ve kötü talihi kovmak için de kurşun döken eski Türkler, bir Şaman’ın en temel amacı olan “iyileştirme” becerisini de bu gelenekle yansıtmışlardır.

7. Mezar Taşları

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Şamanizm’de ölülerin mezarları o dönemin diğer toplumlarındaki gibi gizlenmez, aksine süslenirdi. Ölülerin ruhlarının yükseldiği inancı hâkim olduğu için, mezarları toprağa karışma temelli diğer inanç sistemleriyle birbirinden ayrılıyordu. Toplumda saygı gören ve ulu kabul edilen kişilerin mezarlarının başına büyük ve boyalı anıt taşlar dikilir, çevreleri süslenirdi. Bu taşlar daha sonra mezardaki kişinin ruhuyla iletişim kurmak ve onlardan yardım istemek amacıyla dua etmek ve ritüeller gerçekleştirmek için kullanılırdı. Mezar taşı dikmenin yanı sıra, türbe, yatır ve benzeri yerlerin de Şamanizm inancındaki sisteme bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir.

8. Mezarlardaki Suluklar

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Şamanlar resimlerinde, heykellerinde, motiflerinde ve hikayelerinde ruhları sıklıkla kuş formunda veya kuşlarla birlikte tasvir ettiler. Kuş biçiminde veya kuşlarla birlikte tasvir edilmelerinin sebebi, ruhların insan bedenlerini, ağaçları, hayvanları, bitkileri terk ettikten sonra göğe yükselmelerinin gerekliliğiydi. Onlara göre kuşlar, ruhların göğe yükselmesine yardım ediyordu. Bu sebeple mezarların ayak uçlarına mezardaki kişinin ruhunun göğe yükselmesine yardım edecek kuşların susadıklarında su içmeleri için suluklar konuyordu. Böyleye kuşlar yardım etmeye gönüllü oluyor, ölmüş kişinin ruhu huzura kavuşuyordu.

9. Kilim Motifleri

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Eski Türklerin bir şamanın giysisini dikerken motifler arasına yılan, akrep, çıyan, kunduz ve benzeri yabani hayvanların çizimlerini eklemesinin amacının toplumunun vahşi hayvanlardan korunmasını sağlamak olduğu bilinir. Günümüzde Anadolu kültürüne kadar yansıyan bu gelenek zamanla kilimler ve halılara geçerken beraberinde yeni motifler ve yeni motiflerle beraber ve anlamlar getirmiştir. Şamanizm döneminde kilimler üzerindeki motifler coğrafyaya göre değişir. Çünkü şamanlar kilimlerinde ruhları ve diğer mitolojik kahramanları temsil eden simgeleri işlemeyi tercih ederler. Böylece kilimlerin kullanıldığı yaşam alanları o kilimlerdeki ruhlar tarafından korunurlar.

10. Çaput Bağlama

Çoğumuzun Bilmediği Şamanizm’e Dayanan Türk Gelenekleri

Türk, Altay, Çuvaş, Yakut, Moğol ve Macar mitolojilerinde bulunan Ulukayın, Şamanizm’de ise Yaşam Ağacı olarak ifade edilen kutsal bir figüre dayanır. Ulukayın yeri ve göğü birbirine bağlayan, ruhların yerden göğe geçmesini sağlayan ve mitolojinin merkezinde bulunan ağaçtır. Çaput bağlama, Ulukayın’dan dolayı ağaçların olağanüstü önem gördüğü Şaman kültüründe Yaşam Ağacı’ndan dilek dilemek için yapılır. Şaman inancında her bir ağacın bir ruhu vardır ve bu ruhlar Ulukayın ile iletişim kurabilirler. Bu sebeple çaput bağlanarak dilek dilenen ağaç, dallarını Ulukayın’a bağlayarak dilekleri Tanrı’ya iletecektir. Çaput bağlamaya Anadolu’da “çalama” da denir.


Bu içeriğe ifadenle renk ver!

Beğen Beğen
17
Beğen
Mutlu Mutlu
6
Mutlu
Eğlenceli Eğlenceli
6
Eğlenceli
Üzgün Üzgün
0
Üzgün
Olamaz Olamaz
1
Olamaz
Kızgın Kızgın
0
Kızgın
Komik Komik
0
Komik
İlginç İlginç
2
İlginç

Yorum bırak